Henri de Toulouse-Lautrec kimdir, Fransız ressam Henri de Toulouse-Lautrec, onun dönemine kadar ikinci sınıf olarak görülmekte olan afişin bir sanat olarak değer kazanmasını sağlamıştır. Özellikle Moulin Rouge pavyonunu anlatan resimleriyle büyük üne kavuştu. Kısa ömründe çok sayıda eser üretti ve Vincent Van Gogh gibi ressamlarla birlikte Art izlenimcilik akımının en tanınmış ressamlarından birisi oldu.
Henri de Toulouse-Lautrec, 24 Kasım 1864 tarihinde Albi, Tarn, Fransa‘da doğmuştur. Tam adı Henri Marie Raymond de Toulouse-Lautrec-Monfa’dır. Anne ve babası kardeş çocukları olduğu için, akraba evliği nedeniyle ne olduğu saptanamayan genetik bir hastalıkla dünyaya geldi. Annesi Kontes Adèle Zoë Tapié de Celeyran, babası Kont Alphonse Charles de Toulouse-Lautrec-Monfa’dır. 1867 yılında doğan kardeşi Richard bir yaşında ölünce anne-babası bu olaydan sonra 1868 yılında ayrıldı. Henri de Toulouse-Lautrec, 1868 yılında annesi ile birlikte Paris‘e taşındı.
Henri dnes Lisesi’nde okudu bu sırada resme olan ilgisi arttı. İlk resim derslerini hayvan ressamı Rene Princeteau‘dan aldı. Bu yıllarda genetik hastalığından kaynaklanan bir kemik rahatsızlığı başladı ve annesiyle birlikte Albi‘ye döndüler ve okul yaşamı sona erdi. Özel bakım altında yaşamaya ve özel derslerle eğitimini sürdürmeye başladı. Kırılgan kemikleri ve asimetrik vücut yapısı nedeniyle babası ondan uzaklaşırken, annesi resme yönelmesi için ona destek oldu.
Henri de Toulouse-Lautrec, köklü bir Fransız aileye mensup olmasına rağmen yaşamını aristokratların arasında değil, aristokratların hor gördüğü kenar mahallelerdeki eğlence hayatının içinde yaşadı. Özellikle Moulin Rouge pavyonunu anlatan resimleriyle büyük üne kavuştu.
Henri de Toulouse-Lautrec, Mayıs 1878 ayında 14 yaşında iken geçirdiği bir kaza sonucu sol bacağı, 1879’daki bir kaza sonucu sağ bacağı kırılde sakat kaldı. Fiziksel acılarla dolu bir gençlik dönemi geçirdi. Aynı zamanda bu dönemde farklı tekniklerde binlerce resim yaptı. Ressam olma kararını vermesi üzerine annesi ile birlikte Paris‘e taşındılar. 1883 yılında liseyi bitirip Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu‘nda eğitim aldı.
Henri de Toulouse-Lautrec, 1882’den itibaren Paris Akademisi öğretmenlerinden Léon Bonnat‘ın atölyesinde çalıştı.
Bir yıl Rene Princeteau‘nun stüdyosunda çalıştı ve pek çok ressamla tanıştı. Bir yandan da Fernand Cormon‘un stüdyosuna 1886 yılına kadar devam etti. Fernand Cormon‘un atölyesinde Emile Bernard, Henri Matisse ve Vincent Van Gogh‘la tanıştı.
Yalnız çalışmaya karar vererek Fernand Cormon‘un atölyesinden ayrıldı ve sanatçı mahallesi Montmartre’a yerleşti. 1886’da Montmartre’da Caulincourt Sokağı’nda, 1897’ye kadar çalışacağı atölyeyi kiraladı. Buradaki yoksul serserilerin arasına karıştı. Gece hayatına, içkiye daldı. Günlerini resim yaparak ve içki içererek geçirdi. 1884 yılında «Mirliton» adındaki kabare sahibi Aristide Bruant, Henri de Toulouse-Lautrec’dan illüstrasyonlar yapmasını istemiş ve çalışmalarını kabarede sergilemeye izin vermişti. Lautrec bu sayede Montmartre’da kısa sürede adını duyurdu. 1887’de Le Tabourin kabaresinde Vincent Van Gogh ile birlikte sergi açtsam Edgar Degas‘dan ve Japon resim sanatından etkilendi.
Yaptığı resimleri ilk defa, 1889’da, «Bağımsız Ressamlar» sergisinde teşhir etti.
“Moulin Rougeda Dans” adlı eseri: 1891
Henri de Toulouse-Lautrec‘ı asıl üne kavuşturan eseri Paris‘in ünlü pavyonu Moulin Rouge‘u anlatan 1891 tarihli afiş çalışması oldu. Klasik anlayışın dışına çıkarak poster çalışan Lautrec, reklam amaçlı çalışmalara sanatsal bir dil kazandırdı. Afişlerinde daha çok dönemin ünlü kabare şarkıcılarını ve dansçılarını resmetti.
Henri de Toulouse-Lautrec, Paris‘in tüm ünlü pavyonlarının ve kabarelerinin düzenli müşterisi idi, kentin varoşlarını, fahişelerini, dansçılarının resimlerini tablolarında yansıttı. Resimleri dansçı ve fahişeleri konu aldığı için sık sık muhafazakar kesimlerce eleştirildi. Babası, genelev çalışanlarını resmettiği için kendisini evlatlıktan kovdu. Bu olaydan sonra kendisini tamamen bohem yaşama teslim etti; alkol ve eğlence tutkusundan hiç vazgeçmedi, kısa süreli ilişkiler yaşadı.
İlk taş baskılarını 1891 yılında üretti, 1893 yılında Goupil Galerisi’nde ilk kişisel sergisini açtı. Resimlerini gören ünlü ressam Edgar Degas Lautrec’e resimlerinde «sağlam bir yapı» bulduğunu söyledi ve onu övgüleriyle şevklendirdi. Edgar Degas, büyük reutrec’in şöhreti arttı. 1894–1897 yılları arasında Avrupa’yı dolaştı, birçok sergi açtı. 1895 yılında Londra‘ya giden Lautrec, Amerikalı ressam ve gravür ustası Whistler ve yazar Oscar Wilde gibi şöhretlerle tanıştı. Ertesi yıl Hollanda, Belçika, İspanya ve Portekiz‘i içine alan gezilerine devam etti.
Gezilerinden döndükten sonra resim konularını Champs-Elysees Bulvarı’ndan almaya başladı. Gezilerinde Giotto di Bondone, Paolo Uccello, Piero della Francesca gibi İtalyan ressamlarının eserlerine hayran olmuştu. Caulincourt Sokağındaki atölyesini Frochot Sokağına taşıdı. «Revue Blanche» adlı mecmuada resimleri yayınlanıyordu. 1898’de sergi vesilesiyle tekrar Londra‘ya gitti.
Resim ve desenleri «Resimli Figaro», «Escarmouche», «Echo de Paris», «Le Rire» gibi dergi ve gazetelerde basılmaya başlandı. Arkadaşı Tristan Bernard’ın yardımıyla spor çevrelerine, at yarışlarının yapıldığı yerlere girdi.
Son yıllarında frengi ve alkol nedeniyle sağlığı iyice bozuldu, annesinin de 1899 yılında yanından ayrılıp, Paris‘ten Saint-André-du-Bois’e yerleşmesi onu ağır bir bunalıma soktu. 1899 yılında Neuilly’deki sanatoryumda tedavi gördüğü dönemde aklında kalan sirk ve at yarışı görüntülerini resmetti. 1901‘de Paris‘ten ayrılıp annesinin yanına Bordeaux Şehri yakınlarındaki Saint-André-du-Bois’e gitti.
Henri de Toulouse-Lautrec, 9 Eylül 1901 tarihinde Saint-André-du-Bois, Fransa‘da 37 yaşında ölmüştür.
Ölümünden sonra annesinin çabaları sayesinde satılmayan bütün eserleri bir araya toplandı ve 1922 yılında Albi kentinde kurulan Toulouse – Lautrec müzesine yerleştirildi.
Henri de Toulouse-Lautrec’in tabloları günümüzde dünyanın belli başlı müzelerinde ve galerilerinde sergilenmektedir.