Dede Korkut kimdir, Dede Korkut Hikayeleri diye bahsedildiğini çoğumuz duymuşuzdur ancak Dede Korkut’un gerçekte kim olduğunu çok azımız bilir. Korkut Ata olarak da bilinen Dede Korkut, yarı efsanevi bir bilge, hikaye ve destan anlatıcısıdır.
Dede Korkut, tam olarak bilinmese de doğum ve ölüm tarihi 570-632 yılları arasında kabul edilir. Dede Korkut, Orta Asya‘da Kopuz, Anadolu’da saz diye tanınan çalgının mucidi olarak bilinen ilk Türk Ozanı’dır. Adı bazı tarih kitaplarda sadece “Korkut”, bazılarında “Korkut Ata” olarak geçer. Dede Korkut, Hz Muhammed‘in hayır duasını alan sayılı kişilerden olduğu rivayetlerle günümüze kadar gelmiştir. Türk kavimlerinin atası ve dahisi olarak tarihe geçmiştir. Dede Korkut, Türklüğü en güzel anlatan ve yegane temsilcisi olmuştur.
Sirderyiş halk anlatıları onu bir baksı (Şaman) olarak tanıtırken yazılı kaynaklarda hükümdarlara vezirlik, müşavirlik yapmış bir Müslüman Türk velisi olarak tanıtılmıştır. Oğuzların İslâm’ı kabul edişlerinden önceki dönemlerin bir kâhini (kam, baksı) olduğu, İslâmlaşma sürecinde kültürel değişime paralel olarak bir evliya kimliğine büründüğü düşünülür.
Türk destanlarının ilk anlatıcısı olarak da bilinen Dede Korkut, hikayelerinde veli bir kişi olarak karşımıza çıkar. Oğuzlar önemli meseleleri ona danışarak akıl fikir alırdı. Dede Korkut rivayetlerinden biriside 295 yıl yaşadığı olmuştur. Dede Korkut’un hikayelerinde halkın kahramanlıkla verdiği mücadeleler anlatılmaktadır.
Dede Korkut, Oğuz Türklerinin destansı öykülerinin ilk anlatıcısı ve bu öykülerin kahramanı olan efsanevi ozandır.
Korkut Ata’dan (Dede Korkuthî kaynak İlhanlı veziri Reşidüddin’in Câmiü’t tevârih’idir. Tabip Reşidüddin’in 1305 yılında bir heyetle yazdığı bu ünlü kitapta dört Oğuz hükümdarının çağdaşı olarak Korkut’tan bahsedilir. Bu esere göre Korkut, Bayat boyundan olup Kara Hoca’nın oğludur. 295 yıl yaşamıştır. Oğuz sülalesinin dokuzuncu hükümdarı İnal Sır Yavkuy zamanında ortaya çıkmış, onuncu hükümdar Kayı İnal Han’ın ve ondan sonraki üç Oğuz hükümdarının müşavirliğini yapmıştır
15. yüzyılda kaleme alınan Velâyet-nâme-i Hacı Bektaşi Veli‘de Korkut Ata, Türk söylencelerinde Hanlar Han’ı olarak adı geçen Oğuz padişahı Bayındır Han ve onun beylerbeyi Kazan ile birlikte anılmıştır, bunların ölümüyle Oğuz cemaatinin dağıldığı söylenir.
Ebu’l Gazi Bahadır Han’ın 1659-1660 yıllarında yazdığı Şecere-i Terakime adlı eserine göre Korkut Ata, Kayı boyundandır, Abbasiler devrinde yaşamıştır ve Oğuz ilinde çok sayılan bir devlet müşaviridir.
Ebülgazi Bahadır Han’a göre 295 yıl, bir halk rivayetine göre 100 yıl yaşamış olan Dede Korkut’un ölümü hakkındaki rivayetler de çok çeşitlidir. Kazaklar arasında yaygın olan menkıbeye göre yirmi yaşında iken rüyasında aklar giymiş bazı yaratıklar ona kırk yıl yaşayacağını haber vermiş, bunun üzerine Korkut ölümsüzlük istemeye karar vermiştir. Karşılık beklemeden hastalara yaptığı yardımlar Allah katında makbule geçmiş ve bir gün uykuda iken Allah ona, “Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin” demiştir.
Bir başka rivayete göre Korkut Ata uzun süre ölümden kaçmak istemiş ama nereye gitse “mezar arayan Korkut için” mezar kazan birilerini görmüştü. Sonunda 300 yaşında iken kendisi için kazılan mezarlardan birinin yanında ölmüştür. Dede Korkut’un ölümden kaçma çabası, Sümerler‘de Gılgamış Destanı‘nda Gılgamış’ın ölümsüzlüğe ulaşma uğraşları ile anlatılan ölümsüzlük arayışının bir uzantısı olarak düşünülebilir.
Azerbaycan‘da ve Anadolu’da Dede Korkut’a ait olduğu iddia edilen kimi mezarlar vardır.
1638 yılında Alman imparatorunun Moskova ve İran elçisi Adam Olearius, Dede Korkut’un Demirkapı- Derbend şehri yakınlarında “İmam Korkut” adlı bir İslam velisinin mezarını gördüğünü anlatmıştır. İran ve Dağıstan Tatarları arasındaki sınırı belirleyen küçük bir ırmağın kenarında bulunan mezar, kaya içine oyulmuş büyük bir mağara şeklinde olup tabutu dört tahtadan yapılmıştı. Olearius’un yerlilerden dinleyip aktardığı söylenceye göre kopuz çalıp şiirler söyleyen bu İslam velisi, peygamberin yakınlarındandı ve onun ölümünden sonra 300 yıl daha yaşamıştı. Putperest Lezgiller’i İslam’a davet için gittiği sırada öldürülmüştü.
Evliya Çelebi Seyahatname’de, 1647’de Demir Kapu’da gördüğü ziyaretgâhın Dede Korkut’a ait olduğunu yazar. Olearius’un bahsettiği mezarı aramaya sonradan Rus doğubilimci Wilhelm Barthold da gitmiş fakat bulamamıştır. Mezarın zamanla kaybolduğu düşünülür.
Dede Korkut’un yaşamı hakkındaki bilgiler söylentilere dayanır. Dede Korkut Kitabı’nda, Oğuzname metinlerinde ve bazı tarih kaynaklarında Dede Korkut, “Oğuzların kendisinden akıl danıştıkları, gelecekten haber verdiğine inandıkları, kopuz çalarak bilgece sözler söyleyen, kendisi de bilge bir kişidir.
Dede Korkut kültürü günümüz Türkiye’sinde; özlü sözler, sözlü anlatımlar, ezgisel müzik geleneği ile çeşitli inanç ve uygulamalarda yaygın bir şekilde yaşatılmaktadır.
Türk destanlarını anlatan ilk ozan olarak bilinen Dede Korkut hikayeleri 12 destandan oluşur.
Dede Korkut Kitâbı (Dresden yazmasının adıyla: Kitāb-ı Dedem Ḳorḳud Alā Lisān-ı Tāife-i Oġuzân, Vatikan yazmasının adıyla: Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı), Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. Hikâyeler kulaktan kulağa aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına çıkmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan birisi Dresden Kütüphanesi’nde, birisi Vatikan Kütüphanesi’ndedir.
12 Dede Korkut Hikayesi :
1—Derse Han oğlu Boğaç Han
2—Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması
3—Bay Büre Beğ Oğlu Bamsi Beyrek
4—Kazan Oğlu Uruz’un Tutsak Olması
5— Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
6—Kazılık Koca Oğlu Yeğenek
7—Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı
8— Başat ile Tepe-Göz
9—Beğil Oğlu İmren
10—Uşun Koca Oğlu Zegrek
11—Salur Kazan’ın Tutsak Olması
12— Dış Oğuz’un İç Oğuza Baş Kaldırması.