Fausto Zonaro kimdir
Fausto Zonaro kimdir, Abdülhamit II döneminde saray ressamı olarak Osmanlı sarayına hizmet vermiş, oryantalist İtalyan ressamdır.
Fausto Zonaro, 18 Eylül 1854 tarihinde İtalya‘da Padova eyaletine bağlı Masi kasabasında fakir bir ailede doğmuştur. Babası, bir duvarcı ustası idi. Gençliğinde duvar ve bina yapımı işlerinde çalıştı ve aranılan bir usta oldu. Bu işten sıkılınca ressamlığa merak sardı, özellikle kiliselerde fresk yenileme gibi sanatını gösterebileceği işlerde çalışmıştır.
Fausto Zonaro, 1870 yılından itibaren Masi yakınlarındaki Lendinara’da bir teknik okulda 3 yıl resim öğrenimi gördü. Bu okulu bitirdikten sonra dönemin önde gelen güzel sanatlar akademilerinden biri olan Accademia Cignaroli’ye girdi; usta bir ressam olan Napolone Nani’nin öğrencisi oldu. Askerlik görevi nedeniyle yarım bıraktığı eğitimini daha sonra Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı.
Fausto Zonaro, İtalya‘nın Napoli, Roma ve sonra Venedik gibi değişik şehirlerine geziler yaptı. Bu gidiş gelişleri sırasında hep sanatını icra edebileceği, mutlu olacağı bir sanat çevresini ve yaşam şeklini bulmaya çalıştı. İlk sergisini İtalya’da açar ve büyük sükse yapar. Piyasanın kurtları ona bir sır verir, “ünlü olmak istiyorsan Paris‘te çalışmalısın” tavsiyesinde bulunurlar. Fausto, Paris’te Boulevard da Cilehy’de bir atölye açar. Şan, şöhret, para, itibar, hani bir ressama ne lâzımsa hepsini yakalar. Tekrar İtalya’ya Venedik’e döner.
Bu yıllarda hep huzursuzdur. Bu sıralarda kendisinden resim dersleri almak isteyen, Elisabeth Pante ile tanışır. Elisa’ya resim dersleri vermekle başlayan ilişkileri, birl ve sanat ortamı arayışına kadar ilerler.
İstanbul, Fausto Zonaro ve sevgilisi Elisa için tutku haline gelmiştir. Avrupa’da sanatçı olarak kendini ispatlamaktan umutlarının kırıldığı bir sırada son derece girişken bir genç kız olan Elisabeth, kısa bir süre sonra eşi olacak Fausto Zonaro’dan önce davranır ve 1891 yılında İstanbul‘a hareket eder. Zonaro da Elisabeth’den 2 ay sonra, son derece güç koşullarda, İstanbul’a ulaşır. Pera’ya yerleşirler. Zonaro ilk günlerini hatıratında şöyle anlatır.
Kısa süre sonra yabancı elçilikler tarafından himaye edilmeye başladı ve İtalyan elçiliğinin desteğiyle elçilik mensuplarının eşlerinin devam ettiği bir resim kursu açtı.
Fausto Zonaro para kazanmak için, İstanbul‘da Garı yapar, Elisa da çektiği sokak fotoğraflarını suluboyayla renklendirerek ipek üzerine bastırıp satar. 1894, 1895 ve 1905’te İstanbul’da birer resim sergisi açtı. 1901 ve 1902’de İstanbul Salonu Sergilerine toplam 57 tablo gönderdi.
1900 yılında, Avrupa’dan sanat yayınlarını incelerken bir dergide Floransa‘nın dünyaca ünlü fotoğraf ve sanat evi Fratelli Alinari’nin “Anne Sevgisi” temalı resim yarışmasının haberini gördü. Zonaro, ziyarette olan kız kardeşi Leonia ve küçük oğlu Faustino’yu model olarak kullanarak “L’Amore Materno” (Anne Sevgisi) isimli bir tablo yaptı ve Floransa’ya gönderdi. Bu eseri birincilik ödülü kazandı. “L’Amore Materno” tablosu İtalyan okul ve sanat kitaplarına kapak oldu, kartpostallarda kullanıldı. Sergi sonrasında tabloyu Alinari ailesinin fotoğraf uzmanı ve editörü Vittoria Alinari, sanatçıdan yüksek bir fiyatla satın aldı. Bu başarıyı duyan Sultan Abdülhamit II Zonaro’dan saray için aynı tablonun röprodüksiyonunu istedi. Bu tablo bugün Dolmabahçe Sarayı’nda sergileniyor.
1902 yılında Alinari resim yarışmasının tekrarlanacağı haberini alan Zonaro, Sultan’a sunduğu “Akşam Dersleri” adlı eserin benzerini ufak değişikliklerle tamamlayarak Floransa’ya gönderdi. Bu tablo 1900 yılında olduğu gibi, uluslararası ödül kazanan tablolar arasında yerini aldı. Eser, İstanbul’da bir annenin gaz lambası ışığında, oğlunun derslerine yardım edişini gösteriyor.
1892 yılında İstanbul, Şişli‘de olan St. Esprit Kilisesi’nde Elisabeth Pante ile evlenirler. Bir gün Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı’na davet edildi. Bu arada yeni çevre edinirler. Bunlardan biri de Osman Hamdi Bey‘dir, dost olurlar. Daha sonra Münir Paşa’nın eşine resim dersi vermeye başladı. Zonaro çifti İstanbul’da sanata yakın çevrelerde iyice tanındı. Zonaro, Münir Paşa’ya, eserlerini Abdülhamit II‘e göstermek istediğini belirtti. Bu isteği yerine getirildi. Abdülhamit Zonaro’nın suluboya tablolarını beğendi.
Zonaro 1896 yılında bir cuma günü Galata Köprüsü’nden geçerken, Ertuğrul Süvari Alayı ile karşılaşır ve alayın heybetinden son derece etkilenir. Köprü üzerindeki bu manzaraya ve beyaz atlara hayran kalır. Her hafta cuma günleri Galata Köprüsü’ne giderek Ertuğrul Süvari Alayı’nın geçişini doyumsuz bir heyecanla seyretmeye başlar. Süvarilerin geçişini bekler, onlar yaklaştıkça portre etüdleri, üniforma ayrıntıları çizer, düğme sayısına varıncaya dek her ayrıntıyı eskizlerine aktarır.
Bir süre sonra öylesine tanıdık bir sima haline gelir ki, çalışırken alay kumandanı ve subaylar onu görünce selam verirler ve tebessümle dostluklarını ifade ederler. Zonaro meşhur Ertuğrul Süvarisi Köprüde tablosunu yapar. Bu tabloyu saraya sunar. Sultan Abdülhamit çok beğenir tabloyu ve 20 altınla beraber Ressam-ı Hazret-i Şehriyari yani Saray Ressamlığı ünvanı verir.
Yakın dostu Münir Paşa, Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde tablosunu çok beğenir. Ama bir sorun vardır. Resimdeki çıplak ayaklı çocuk ile çingene hoşuna gitmez. Zonaro şöyle anlatmıştır:
Zonaro, resminde böyle değişikliği kabul etmez ve resim padişaha verilir. Aradan epey bir zaman geçer. Fransız Meclis Başkanı M. Paul Deschanel, Abdülhamit II‘in tahta çıkışının 25. yıldönümünde kendisini ziyarete gelir. Tabloyu beğenince Abdülhamit II tabloyu ona hediye eder.
Sarayda duvarda boş kalan yeri doldurmak üzere Sultan Abdülhamit II aynı tablonun yeniden yapılmasını talep eder. Zonaro bir süre sonra Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde adlı eseri tekrar yapar. Ancak bir takım değişikliklerle… Resmin ilk halinde alayın geçişini izleyen yalın ayaklı bir çocuk ve çingeneler bu kez bu tabloda yoktur. Yerini ise gayet iyi giyinimli İstanbullar ile Zonaro ve eşi yer alır. Belli ki Münir Paşa’nın önceden yaptığı uyarı etkili olmuştur.
1897’de tamamladığı Hücum adlı resmin Sultan tarafından beğenilmesi üzerine, kendisine Akaretler Sıra Evleri’nde bir bina tahsis edildi. Sanatçının yaşadığı ve içinde atölyesini kurduğu bu ev, bir sanat merkezi işlevi kazandı. Sonraki yıllarda ünlü Türk ressamları arasında yer alacak Celal Esad, Hoca Ali Rıza, Şehzade II. Abdülmecid, Celile Hikmet ve Mihri Müşfik Hanım gibi isimler atölyesinde ondan ders aldılar.
1905 yılında Abdülhamit II, ressamdan İstanbul‘un Fethi’ni tasvir eden tablolar yapmasını istedi. Yaptığı bu tablolar çok beğenildi ve maaşına zam yapıldı.
Fausto Zonaro saray ressamı olarak sanat yaşamına devam ederken eşi Elisa, İstanbul manzaralarını fotoğraflayıp değerli bir arşiv oluşturmuş; ayrıca harem kadınlarının fotoğraflarını çekerek sarayın resmi portrecisi ünvanını almıştır.
Hareket Ordusu’nun komutanlarından Enver Paşa‘nın babası Hacı Ahmet her yerde aranmaktadır. Zonaro, dostu Hacı Ahmet’i evinde saklar. 26 Nisan 1909’da Hareket Ordusu şehre girer. Ressam ve Hacı Ahmet, ertesi gün Enver Paşa‘ya gider.
Enver Paşa, ressama hem poz verir hem de Sultan Abdülhamit II‘in üç gün sonra tahttan indirileceğini söyler. Zonaro, bu sırrı padişaha söylememiştir.
Zonaro, II. Meşrutiyetin ilanıyla, Abdülhamit II‘in tahttan indirilmesinden sonra Ekim 1909‘da saray ressamlığı görevinden azledildi. Ev ve atölye olarak kullandığı Akaretler 50 numaralı binada da ancak kirasını ödemek kaydıyla oturabileceği söylendi. İttihatçıların bu tutumundan rahatsız olan Zonaro İtalya‘ya dönmeye karar verdi.
1910 yılında önce resimlerini 46 sandığa koyup anlaştığı bir gemi şirketi ile Napoli Limanı’na, oradan da aktarmayla Roma‘ya gönderdi. Zonaro’nun Napoli Limanı’nda 12 gün bekleyen resimlerinin pek çoğu kötü hava koşulları yüzünden zarar gördü. Zonaro 20 Mart 1910 tarihinde eşiyle birlikte Orient Ekspres ile İtalya’ya döndü.
İstanbul’dan ayrıldıktan sonra İtalya’nın Sanremo kentine yerleşti ve İstanbul’u betimleyen resimler yapmayı sürdürdü. Ülkesinde artık ünlü bir ressamdı. 1911’de Roma’da açtığı sergiyi Ana Kraliçe ve İtalya Kralı III. Vittorio Emanuele gezdi. Sanatçının 1912’de Sanremo Kumarhanesi’nde açtığı sergiyi daha sonra Nice, Montecarlo, Rapallo, Cenova, Milano, Como ve Monza’da düzenlenen sergiler izledi. Resimleri sanatçı yaşarken büyük bir hayran kitlesi tarafından izlendi, dolayısıyla İtalya’ya dönmesinden on yıl sonra, 1920’de eşinden ayrıldı ve kızıyla yaşamaya başladı. Kaleme aldığı hatıralarını 1924 yılında basılmaya hazır hale getirdi ancak kitap basılmadı, yıllarca aile arşivinde kaldı. Söz konusu kitap 2008 yılında Türkiye’de Abdülhamid’in Hükümdarlığında Yirmi Yıl/Fausto Zonaro’nun Hatıraları ve Eserleri adıyla yayımlandı.
1929 yılında San Remo’da ölen Fausto Zonaro, bütün dünyada İstanbul’la ilgili tablolarıyla tanınır. 1929’daki ölümüne kadar İstanbul konulu resimler yapmaya devam eder. İstanbul’a dair anılarını da bu dönemde kaleme alır.
Fausto Zonaro, 1892 yılında İstanbul, Şişli’de olan St. Esprit Kilisesi’nde Elisabeth Pante ile evlendi. İstanbul’da doğan beş çocuğu oldu. Faustone (d.1893), Maria, Faustino, Jolanda ve Mafalda adlarında çocukları oldu. Maria bebek yaşta ölmüş ve İstanbul’da toprağa verilmişti. 1920 yılında eşinden ayrıldı ve kızı Mafalda ile yaşamaya başladı.
Fausto Zonaro, 19 Temmuz 1929 tarihinde İtalya, Sanremo’da 75 yaşında ölmüştür.
Fausto Zonaro hakkında ziyaretçi yorumları