Georg Wilhelm Friedrich Hegel kimdir, İdealist Alman filozof.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, 27 Ağustos 1770 tarihinde Almanya‘da Stuttgart, Württemberg’de bir memurun oğlu olarak doğmuştur. Tübingen’de ilahiyat okuduktan sonra Bern ve Frankfurt’ta felsefe öğretmenliğine başladı. 1805’te Jena Üniversitesi‘ne profesör oldu.
Immanuel Kant felsefesini inceledi. Hıristiyanlık üzerine bir takım metinler yazdı. Çeşitli akımları incelemesi sebebiyle fikrî bunalıma düştü. Gittikçe artan hüznünün üstesinden gelmek için daha çok çalışmaya başladı. Yunan felsefesinin yanında çağdaş târih ve siyâsate yöneldi. İktisat öğrendi. Daha önce tesirinde kaldığı Kant felsefesinin etkisinden kurtularak Hıristiyanlığın temel esaslarına yeni bir gözle baktı. Yazılarında sık sık Hıristiyanlığı tenkid etti. Daha önce Kant’ın etkisinde kalarak yazdığı yazılarını tekrar gözden geçirdi. Bu yazılarının gerçekleri yansıtmadığını görerek, yazdığı yeni denemelerinde Immanuel Kant‘ı tenkid etti.
Babasının ölümünden sonra 1801 yılında Jena’ya giderek üniversite öğretim üyesi oldu. 1805’te Jena Üniversitesi’ne profesör oldu. Tübingen’den arkadaşı olan genç Friedrich Schelling‘in üniversitede verdiği dersleri dinledi. Schelling ile birlikte bir çeşit edebiyat gazetesi olan Kritisches Journal der Philosophie (Tenkidli Felsefe Gazetesi)yi kurdu. Bu gazetede Immanuel Kant‘ın, Johann Gottlieb Fichte‘nin, Friedrich Schelling‘in eserleri ve şüphecilik üzerine yazılar neşretti. Friedrich Schelling‘in fikirlerini benimsemesine rağmen birçok hususta onun görüşlerini paylaşmadığını açıkladı. Etrafına topladığı az sayıda öğrenciye mantık ve metafizik dersleri verdi. Birkaç yıl içinde öğrencilerinin sayısı arttı.
Başlangıçta Friedrich Schelling‘in öznel idealizm felsefesine inanmış görünüyordu, sonradan kendine ayrı bir sistem kurup onun savunmasını yapmaya başladı. Kurduğu bu felsefe sistemini ‘phanomenologie des Geistes’ adındaki eserinde anlatmıştır. Bir süre Nürnberg’de kaldıktan sonra Berlin ve Heidelberg üniversitesinde profesörlük yaptı. Bu devrede yazdığı eserler arasında ‘Mantık Bilimi’ ve ‘Felsefe Ansiklopedisi’ dikkati çekti.
Bir ara meslek değiştirerek Bamberger Zeitung Gazetesi’nin siyâsî redaktörlüğünü yaptı.
1808‘de Nürnberg‘e giderek bir ortaöğretim kurumuna müdür oldu. Sekiz yıl süreyle bu vazifeyi yürüttüğü sırada düşüncelerini Philosophische Propadeutik (Felsefeye Hazırlık) adlı eserinde bir tür özet sistemi hâline getirdi. Wissenschaft der Logik (Mantık Bilimi) adlı eserini yazdı.
1816‘da Heidelberg Üniversitesinin felsefe kürsüsünde vazife alarak Ana Çizgileriyle Felsefe Bilimleri Ansiklopedisi (Encyklopadie der Philosophischen Wissenschaften Grundrissede) adlı eserinde felsefesini bir bütün olarak açıkladı. 1818’de Berlin Üniversitesinde Johann Gottlieb Fichte‘nin ölümünden beri boş olan felsefe kürsüsünü devraldı.
1821 yılında Hukuk Felsefesinin İlkeleri (Grundlinien der Philosophie des Rechts) adlı eserini yayımlandı. İktisâdî ve siyâsî toplum anlayışını bu eserde derli toplu biçimde ortaya koydu. İktidârın kullanılmasının en akla yatkın biçimi olarak düşündüğü meşrûtî monarşi dışındaki diğer sistemleri tenkid etti.
1818‘den ölümüne kadar Berlin Üniversitesindeki felsefe profesörlüğü sırasında felsefe sisteminin; târih felsefesi, felsefe târihi, hukuk felsefesi, din felsefesi bölümlerini titizlikle öğretti. Kendisinin ve öğrencilerinin notları, felsefesini benimseyen kimseler tarafından toplanıp ölümünden sonra Berlin Dersleri (Berliner Vorlesungen) adıyla yayımlandı.
1822‘de Hollanda‘ya, 1824‘te Viyana‘ya, 1827‘de Paris‘e giden Hegel, 1827’den başlayarak Berlin‘de Jahrbücher für Wissenschaftliche Kritik adlı dergiyi çıkardı. 1830 devriminin sarsıntısından etkilendi.
1831 yılında Prusya Hükümdarı Friedrich Wilhelm tarafından bir madalyayla onurlandırıldı.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Felsefenin sürekli tartışılan sorunlarının fasit dairesinin dışına çıkmak için, muhtemelen felsefede ilk kez, tarih ve yapının önemli olduğunu ileri sürdü. Efendi-köle diyalektiğinin kavramsallaştırması öz farkındalık oluşması için ötekinin öneminin altını çizdi.
Etkisi, hem onu takdir edenler (Francis Bradley, jean-paul-sartre, Hans Küng, Bruno Bauer, Max Stirner, Karl Marx) hem de acımasızca eleştirenler (Soren Kierkegaard, Arthur Schopenhauer, Friedrich Nietzsche, Martin Heidegger, Friedrich Schelling) gibi çok farklı konumlardaki insanlar üzerinde çok geniş bir yelpazede olmuştur.
Hegel’in kurduğu sisteme ‘diyalektik mantık’ denilir. Buna göre bir fikir (yani tez), karşısındaki başka bir tezle (anti-tezle) karışır, bundan yeni bir anlayış doğar ki buna sentez denilir.
Hegel, Immanuel Kant‘ın felsefesine inanmakla beraber onun fikirlerini yetersiz buluyordu. Immanuel Kant‘ın aksine insanların her şeyi öğrenebileceklerine inanmıştı. Hegel’e göre dünya demek mantık demekti. İnsanlar mantığın sınırlarını çözdükleri anda beşerin sınırlarını da çözmüş olacaklardı. Hegel’e göre, biricik, canlı felsefe, çelişmelerin -daha doğrusu karşıtların- felsefesidir; çiçek, meyvenin ortaya çıkmasına yol açar, ama meyvenin ortaya çıkması için de, çiçeğin ortadan kalkması gereklidir. Demek ki üremenin gerçeği, hem çiçek hem meyve olmaktır. Ölüm hem ortadan kaldırmadır, hem yeniden doğuşu sağlayan koşuldur.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel ömrünün son yıllarını Berlin‘de geçirdi. 1831 yazı ve sonbaharı boyunca süren kolera salgınının son kurbanlarında biri oldu. 14 Kasım 1831 tarihinde kısa süren bir hastalıktan sonra aniden Berlin, Almanya‘da 61 yaşında ölmüştür.
Gençliğinde bile ihtiyar görünen Hegel, konuşmakta sıkıntı çeken, ders anlatırken bile huzursuz davranan biriydi. Düşüncesi zıtlıkları birleştirme, kendisinden önce gelen parça parça ve çelişkili düşüncelerin hepsini toplama ve aşma kaygısını taşıyordu. Bu sebeple hem idealist hem gerçekçi olabiliyor, düşünce sistemi çeşitli düşünürler tarafından değişik yönlere yorumlanabiliyordu. Hegel’in felsefî düşünce sistemi sağlığında olduğu gibi ölümünden sonra da taraftar buldu. Başta Fransa ve İtalya olmak üzere başka Avrupa ülkelerine de yayıldı. Kendisinden sonra Hegelcilik adıyla yayılan felsefî sistemi Varoluşçuluk, Marksizm, Olguculuk ve Analitik felsefe gibi birbirinden çok değişik akımların gelişmesini etkiledi.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel Sözleri :
– Dünyada tutkulu olmaksızın başarılmış hiçbir büyük şey yoktur.
– Her ruh kendi acısının taşıyıcısı olarak bizatihi sanatkârdır.
– Kendilerine nasıl yaşayacaklarını buyuracak mutlak ahlak kuralları isteyenlerin asıl istedikleri şey, karaktersizliğe bahanedir.
– Tarihin hareketini oluşturan fikirlerin diyalektiğidir.
– Dünya tarihi, özgürlük bilinçliğinin gelişmesinden başka bir şey değildir.
– Bir insanın sana neler verebileceği değil, senin için nelerden vazgeçeceği önemlidir.
– Gerçek aşk; onunla birlikteyken bir bütün olmak değil, o yokken; ‘yarım kalabilmektir’.
– Büyük olayların etkisindeyken genel bir prensip yarar sağlamaz.
– En vefakar dostumuz gölgemizdir bilirsiniz. Ama unutmayın ki; o da yoldaşlık etmek için güneşli havayı bekler !
– Her aklî olan gerçektir, her gerçek olan aklîdir.
– Zekasını beğendiğin birinin görüntüsünü merak etme. Zekasını kullanmayan birinin ise görüntüsünden etkilenme !
– Tarihten aldığımız ders, tarihten ders almadığımızdır.
– Tarih aslında, insanlığın “suçlarının, çılgınlıklarının ve felaketlerinin” kaydından pek fazla bir şey değildir; ama tecrübenin bize öğrettiği odur ki, halklar ve devletler tarihten asla bir şey öğrenmemişlerdir.
– Sevmek, onunla birlikteyken bir bütün olmak değil; o yokken yarım kalabilmektir.
– Felsefe objelerin düşünce ile görülmesidir.
Kitapları :
1801 – Differenz des Ficheschen und Schellingschen Systems der Philosophie (Fichte ve Schelling’ in Felsefe Sistemleri Arasındaki Ayrılık)
1807 – Phanomenologie des Geistes (Ruhun Fenomenolojisi)
1808 – Wissenschaft der Logik (Mantık Bilimi)
1809 – Philosophische Propadeutik (Felsefeye Hazırlık)
1816 – Encyklopadie der Philosophischen Wissenschaften Grundrissede – Felsefe Ansiklopedisi
1821 – Grundlinien der Philosophie des Rechts (Hukuk Felsefesinin İlkeleri)
1837 – Vorlesungen über die Philosophie der Geschingte (Tarih Felsefesi Üstüne Dersler).