Haydar Paşa kimdir

Haydar Paşa kimdir, İstanbul’da Haydar Paşa semtine adı verilen kişidir.

Haydar Paşa, 1512 yılında o zamanlar Hamidabâd Sancak’ı adı verilen Isparta‘nın Gelendost ilçesinde doğmuştur. Mehmet Ağa’nın oğludur. Çocukluğu boyunca ve18 yaşına kadar, köyünde ilköğrenim gördü. Eğirdir ve Akşehir Medreselerinde eğitimine devam etti. Daha sonra İstanbul’a gelerek Mimarağa Ocağına, sonra da Osmanlı Ordusunun ihtiyacı olan Mimar-Mühendis ile Tabya Subayları yetiştiren Darüs sanayi Odasına girdi. Mimarağa yardımcısı ve 1530 yılında darüssanayi kalfası oldu.

Haydar Paşa, genç yaşında, yaşıtları arasında üstün zekâ ve çalışkanlığıyla Yavuz Sultan Selim‘in Lalası Güzelce Kasım Paşa ile Piri Paşa (Piri Reis)’in dikkatini çekti.

Haydar semtinde Haliç Tersanesinin yerinde ilk Türk tersanesini yapma vazifesi verildi, oraya havuzlar ve depolar yaptırdı. Bu görevinden sonra Hadım Süleyman Paşa ile beraber Cidde‘ye giderek, Cidde’de ilk Türk donanma üssünü kurdu. Anadolu’da çeşitli kanal ve köprülerin, Selimiye Kışlasının, Ulukışla’daki Büyük Kışlanın planlarını hazırlamak ve inşa etmekle vazifelendirildi. İç Anadolu sulama, stratejik yollar ve köprülerle İstanbul-Bağdat yolu planlaması, Ankara-Niğde-Adana ulaşımını sağlama işlerini üstlenmiş, yeni kışla yerlerini, kurutulacak bataklıkları ve çeşitli göl ayaklarıyla kurak arazinin sulanmasını planlamış, birçoğunu gerçekleştirmiştir. Bu çalışmaları neticesinde 1540 yılında bir tuğlu paşalık rütbesi verildi.

Haydar Paşa, bir istihkâm Alayı’nın başında bulunarak Macaristan‘da Budin’in fethine katıldı ve Budapeşte‘nin alınmasından sonra iki tuğlu paşalığa yükseltilmiştir.

1548 yılında Kanuni Sultan Süleyman‘ın İran seferine katıldı. 1551 yılında Sokollu Mehmed Paşa ile beraber Transilvanya (Erdel) seferlerine katıldı. 1552 yılında Macaristan Krallığındaki Temeşvar kuşatmasına ve Segetin baskınına katılmıştır. Osmanlı-Macar görüşmelerinde Osmanlı heyetine Başkanlık etti. 1566 yılında Zigetvar kuşatmasına kumandan olarak katıldı. Baboca Kalesini ve Köstence’yi aldı. Bütün bu seferlerde gösterdiği üstün başarılar, başta Kanuni Sultan Süleyman, Rumeli Beylerbeyi Sokollu Mehmed Paşa, Anadolu Beylerbeyi Rüstem Paşa, Kaptanı Derya Barbaros Hayreddin Paşa, Güzelce Kasım Paşa ve Sokollu Mehmed Paşa gibi Sadrazamlar tarafından görülmemiş takdirle karşılanmış ve rütbesi o tarihe kadar Ordu’da görülmemiş üç tuğlu paşalığa yükseltilmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman‘ın oğulları şehzadeler arasında baş gösteren saltanat kavgaları sırasında, bir ara, haksız iftiraya uğrayan sadrazam Rüstem Paşa ile birlikte azledilmiş olan, devletin bu 3. adamı durumundaki Haydar Paşa, Rüstem Paşanın ikinci sadrazamlığı sırasında, 1555 yılında, Devletin Dışişlerini tedvire memur edilmiş, o yıl içinde İranlılarla Osmanlı’lar arasındaki barış görüşmelerine devlet adına başkanlık yapmıştır.

Haydar Paşa, II. Selim zamanında Sokollu Mehmed Paşa sadrazamlığının yanında ikinci vezirlikten kubbe vezirliğine getirildi.

Haydar Paşa, Türk Donanma Komutanı Turgut Reis‘in Akdeniz’i Türk gölü haline getirmek üzere giriştiği bütün seferlere katılmıştır.

Don-Volga nehirlerinin, Hazar ve Karadeniz’in birer kanalla bağlanmaları fikrini Sokollu Mehmet Paşa‘ya kabul ettirmiş, Padişahın da onayı alınarak uygulamaya girişilmiş ve bütün düzenlemeleri üzerine almıştır. Kanal kazılarının ilerlediği sırada Rus kuvvetlerinin ilerlemesi üzerine projeden vazgeçilmiş, bunun üzerine Haydar Paşa da en verimli çağındaki çalışmalarını Anadolu’ya yöneltmiştir.

Anadolu’nun imarı için hazırladığı planı padişaha takdim etti. Anadolu’da yol, sulama, köprü, konak yeri, kışla, bataklık kurutma gibi çalışmaları zamanına göre en ileri bir anlayışla programlamış, uygulamaya koymuştur. Sonradan adı verilen, Anadolu-Bağdat karayolu başlangıcı Haydarpaşa mevkii, Haydarpaşa Hastanesi (Numune Hastanesi) Haydar Paşa semti ve Selimiye Kışlası planlaması hep Haydar Paşa tarafından yapılmıştır. Isparta’nın ve Göller Bölgesinin en büyük gölü olan Eğridir gölünün iki ayağı 1. ve 2. Kovada’nın meydana getirdiği bataklıkların kurutulması ve suyunun Antalya’dan denize karışan Aksu’ya dökülmesi için 1567’den itibaren çalışmalara başlanmıştır.

1571 yılında Kıbrıs‘ın fethine ve 1571 yılında İnebahtı Savaşına katıldı. Tunus beylerbeyliğine getirildi. 1574 yılında Tunus Beylerbeyi olarak Halkulvad Savaşında İspanyol ordusunu yendi.

Türk Donanma Komutanı Turgut Reis‘in Akdeniz’i Türk gölü haline getirmek üzere giriştiği bütün seferlere Haydar Paşa’da katılmıştır.

15 Aralık 1574 tarihinde Sultan II. Selim‘in ölümü üzerine taht’a çıkan Sultan III. Murat da imparatorluk topraklarının korunmasına ve yeni seferlere önem verdi ve Haydar Paşa’yı yeni kuvvet ve kumandanlarla daima destekledi. Afrika’nın Akdeniz kıyısındaki, Türkler elindeki toprakları ele geçirmeğe çalışan Portekizlilerle uzun savaşlar veren Haydar Paşa, Fas ülkesini savundu ve 1578’de “Üst Vadi sahili” savaşını kazandı ve bu defa da Tunus-Fas-Cezayir Beylerbeyliği (Koca) unvanını aldı.

1575 yılında Cezayir beylerbeyliğine atandı. 1579’da Osmanlı Devleti’nin en büyük vezirlerinden Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa‘nın Ölümünden sonra, devlet idaresinde bir kargaşa ve sınır kumandanlarının yerine keyfi tayinler başladı. Sıradan vezirler iş başına gelip gittiler. Millet ve memleket için düşünme ve çalışmanın değeri kalmadı. Koca Haydar Paşa’yı da geri çağırıp, 1582 yılında Sivas beylerbeyliğine atandı.

1583 yılında Özdemiroğlu Osman Paşa ile birlikte Kafkas sınırında İran seferine katıldı ve İran Safevi kuvvetleriyle çarpıştı. “Meş’ale cengi” ve Bakû şehrinin alınışında çok büyük yararlıklar gösterdi. 1585 yılında İran ordusunun Van Üzerine yürümeleriyle başlayan savaşı da kazandı ve Tebriz’in alınmasını sağladı. 1588’de Doğu Orduları kumandanı olarak Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi Gence vilayetini imparatorluk topraklarına kattı.

1592’de Rusya’nın körüklemesiyle Osmanlı Avrupa’sı sınırlarındaki irili ufaklı ayaklanmalar başlamıştı. Devlet merkezinde ise makam kavgaları sürüp gidiyordu. 1595 yılı başında Sultan III. Murat ölmüş, yerine III. Mehmet Padişah olmuştu. Haydar Paşa, 1595 yılında padişah III. Mehmet tarafından İstanbul’a çağrıldı ve Saray Vezirliği’ne getirdi. Haydar Paşa İstanbul’a geldikten sonra, son gücü ile şehrin onarım işlerine başladı. Yeni planlar hazırladı. Kadıköy ve Aksaray semtlerinde hastaneler inşaasına başlandı.

Haydar Paşa, 1595 yılında Eflak-Romanya seferine başkumandan tayin edilen Sinan Paşa’ya yardımcı olarak Eflak seferine iştirak etti. Bükreş önlerinde 18 Ağustos 1595 tarihinde 83 yaşında yakınına düşen bir düşman güllesinin şarapneli ile başından yaralanmış ve şehit olarak ölmüştür.

Haydar Paşa, Fransızca, Arapça, Farsça, Rumca, ve Macarca bilirdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.