Hirohito kimdir
Hirohito kimdir, Japonya’yı 1926 ila 1989 yılları arasında yöneterek ülkenin tahtında en uzun süre kalmış olan imparator olarak tarihe geçmiş olan devlet adamı.
Hirohito, 29 Nisan 1901 yılında, Tokyo‘da bulunan İmparatorluk Sarayı Aoyama‘da dünyaya geldi. Babası, daha sonra İmparator olacak olan Yoshihito, annesi ise prenses Sadako idi. Dedesinin vefatından sonra, 1912 yılında babası imparator, kendisi de prens ünvanını almaya hak kazandı.
1908 ile 1914 yılları arasında, Gakushuin okulunun erkek kısmında başladığı eğitim hayatı, 1914-1921 yılları arasında, taht velihatına özel bir okul olan Tōgū-gogakumonsho‘da devam etti. 1921 yılında, İngiltere, Fransa, İtalya gibi Avrulpa ülkelerini kapsayak ülkesinin sınırları dışına seyahat eden ilk Japon prensi olma ünvanını kazandı.
Prens Hirohito, 26 Ocak 1924 tarihinde, Prenses Köjun ile evlendi, bu evlilikten beşi kız olmak üzere sekiz çocukları oldu.
Hirohito, 25 Aralık 1926 tarihinde, babasının vefatı üzerine Japonya tahtına çıktı. İmparatorluğunun ilk yılları, ekonomik kriz ve artan askeri gücün dengelenmesi üzerine yapılan uğraşlarla zorlu geçti. İkinci Dünya Savaşı‘nın başlamasına kadar süren bu dönemde ülkenin politik durumu çalkantıdaydı ve iktidar kavgası yüzünden hayatını kaybeden politikacılar yüzünden kimse rahat bir uyku uyuyamıyordu. 1932 yılında, Başbakan Inukai Tsuyoshi bir suikaste kurban gitti, bunun ardından 1936 yılında, başarısız bir darbe girişimi yaşandı.
Japonya, 1931 yılında Mançurya‘yı, ardından da 1937 yılında Çin‘in kalan kısımlarını işgal etmişti. Bizzat imparatorun emri sonucunda, bu işgallerde kimyasal silahların kullanıldığı tespit edildi ve Batı ülkeleri durumu kınayan bir bildirge yayınladılar.
Japonya, II. Dünya Savaşı‘na, Alman ve İtalyan faşist hükümetlerinin yanında yer alarak katıldı. Savaşın ilk yıllarında büyük bir başarı gösteren Japon İmparatorluğu, bu başarısını 1941 yılında, Pearl Harbor baskınına kadar korudu. Amerika‘nın Pearl Harbor Limanı’na yapılan baskın sonucunda limanda bulunan donanma ve savaş uçakları yok edildi ve Japon askerleri ülkelerine büyük bir başarıyla döndüler. Bu başarılar, 1941 yılının sonlarına doğru Japonya aleyhine yenilgilere dönüşse de, İmparator’un emri ile bu durum halktan gizlendi.
Okyanus adaları boyunca yapılan savaşlarda A.B.D. güçleri tarafından geri çekilmeye zorlanan Japon askerleri, 1945 yılında yenilgiye yaklaşmışlardı. İmparator’un, danışmanlarının savaşı bitirmek üzere olan arzularını dinlemeyerek büyük bir zafer arayışı içine girmesi nedeniyle, savaşın süresi daha da uzamış oldu. Almanlar’ın, 1945 yılı başlarındaki teslimiyetleri de imparatorun kararını değiştirmedi. Bu olay sonucunda Amerika, tarihin ilk atom bombalarını Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atarak savaşı sona erdirme kararı aldı.
Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombarının sonucunda savaşa devam etme fikrinden vazgeçmeye başlayan imparatora, bir darbe de Japonya’ya savaş açtığını ilan eden Rusya‘dan geldi. Bu olayların sonucunda, 15 Ağustos 1944 yılında, Japonya resmen teslim oldu ve imparatorun radyodan canlı yaptığı açıklama ile Potsdam Deklerasyonu‘nu kabul ettiklerini açıkladı. Bu konuşma, bir Japon İmparatoru’nun halkına yaptığı ilk konuşma olarak tarihe geçti.
A.B.D.’li işgalci güçlerin liderleri, Japonya’nın geleneksel imparatorluk yönetimini yıkarak demokratik bir anayasa hazırladılar. İmparator Hirohito, yetkilerinden vazgeçtiğini halka açıklamak zorunda kaldı ve de halkının gözünde olan, imparatorun hak ettiği düşünülen tanrısal mevkiden ödün vermek zorunda kaldı. Bu olaydan sonra Japonya İmparatoru, bir Arahitogami (insani bir varlık) olduğunu halka açıklamak zorunda kaldı.
Japonya’nın demokratikleşme sürecinin başlamasından sonra bile Hirohito güçlü bir politik figür olarak hayatına devam etti. Ailesi ile birlikte halkın arasına karışan Hirohito, daha önce hiçbir imparatorun yapmadığı halkın içerisinde dolaşmak, saray dışında etkinliklere katılmak gibi eylemlerde bulundu. Hatta, II. Dünya Savaşı sonrasında, Japonya’nın dünyadaki statüsünü yükseltmek adına İngiltere ve A.B.D. gibi ülkelere dış geziler düzenledi. Aynı zamanda biyolog olan Hirohito, deniz biyolojisi üzerine çalışmalarda bulunarak yeni denizanası türklerini keşfetti ve bunları bilim insanlarının bilgisine sundu.
II. Dünya Savaşı ve öncesinde işlediği savaş suçları asla unutulmadı. 1978 yılında, Japonya’ya hizmet edenlerin ruhları anısına yapılan Yasukuni Tapınağı‘a girmesi yasaklandı ve bu boykot ölümüne kadar devam etti.
22 Eylül 1987 tarihinde geçirdiği pankreas ameliyatı sırasında, doktorları Hirohito’nun onikiparmak bağırsağı kanseri olduğu teşhisini koydular, fakat bu gerçek halktan gizlendi. Aynı yılın Eylül ayında durumu ağırlaşınca hastaneye kaldırıldı. 7 Ocak [1989 tarihinde, saat 7.55 de Japon Hükümeti, Hirohito’nun hayata gözlerini yumduğunu resmen açıkladı. İmparatorun ölümüyle birlikte Japonya’da Shōwa era (Shöwa dönemi) resmen sona erdi ve günümüzde de geçerliliğini koruyan Heisesi era (Heisei dönemi) resmen başlamış oldu. Japonya tahtına ise, eski imparatorun oğlu olan Akihito geçti.
İmparator Hirohito, 1942 yılı öncesinde pek çok Avrulpa ülkesinden onu ödülü ve nişanları almıştır, fakat bu ödüllerin çoğu 1942 yılında kendisinden geri alınmıştır. Ayrıca biyoloji alanında 9 adet yayınlanmış makale ve kitabı bulunmaktadır. Japonya’da kullanılan bir diğer adı, hüküm sürdüğü dönemi belirten İmparator Shōwa‘dır.