I. Abdülmecit kimdir
I. Abdülmecit kimdir, Osmanlı padişahlarının otuz birincisi, İslam halifelerinin doksan altıncısı olan I. Abdülmecit, Avrupa devletlerinin Osmanlı toprakları üzerindeki emellerini farketmiş ancak buna karşın Osmanlı Devleti’nin parçalanmasına engel olamamıştır. Tanzimat ve Islahat Fermanları’nı yayınlarak Avrupa’nın iç işlerine karşımasını önlemeye çalışsa da azınlıkların Avrupa devletleri ile birleşerek bağımsızlık için çıkardıkları isyanların önüne geçilememiştir.
Padişah II. Mahmut‘un Bezmîalem Valide Sultan‘dan olan oğlu I. Abdülmecit, 25 Nisan 1823‘de İstanbul‘da doğdu. Şehzadeliğinde iyi bir tahsil gördü ve Fransızca öğrendi. Avrupa’daki haraketleri yakından takip eden şehzade babası II. Mahmut gibi yenilik taraftarıydı. Babasının ölümü üzerine 1 Temmuz 1839‘da henüz 17 yaşında iken tahta çıktı.
Genç yaşta Osmanlı tahtına oturduğu için tecrübesi bulunmamaktaydı. Ancak dönemindeki Mustafa Reşit, Mehmet Emin ve Fuat Paşalar sayesinde tecrübe kazandı. I. Abdülmecit tahta geçtiğinde Mısır ile mücadele devam etmekteydi. Koca Hüsrev Paşa, kendisini zorla sadrazamlığa atandırdıktan sonra Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa sorununu çözmek için görevlendirildi. Nizip’te Osmanlı donanmasının Mısır ordusuna yenilmesinden sonra Kaptan-ı Derya Ahmet Fevzi Paşa, donanmayı bölgede bırakarak döndü. Böylece Osmanlı donanması elden çıkmış oldu.
I. Abdülmecit, girilen refom hareketini devam ettirmek ve devleti zor durumdan kurtarmak için hazırlıkları tamamlanan Gülhane Hatt-ı Hümayun‘u yani Tanzimat Fermanı‘nı yayınlatmaya karar verdi. Bu kararın verilmesinde Hariciye Nazırı Mustafa Reşat Paşa‘nın da büyük etkisi oldu. İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya ve Prusya‘nın Mısır sorununun çözülmesi için verdikleri ültimatom ile Tanzimat Fermanı zorunlu hale geldi.
Tanzimat Fermanı, Topkapı Sarayı‘nın Gülhane Bahçesi’nde yabancı elçilerin ve devlet adamlarının katılımıyla Mustafa Reşit Paşa tarafından 3 Kasım 1839‘da ilan edildi. Fermanda, Müslüman veya Gayrimüslimlerin can ve mal güvenliği devlet garantisine alınarak eşitlik sağlanması getiriliyordu. Vergilerin düzenli ve adil bir şekilde alınması, mahkemelerin açık olması ve müslim ya da gayrimüslim ayırt etmeden herkesin mal ve mülk sahibi olması gibi yenilikler getiriliyordu. Rüşvet ve iltimas kalkarak kanun gücünün üstün olduğu kabul ediliyordu. Esas sebebi Avrupa devletlerinin azınlık haklarını bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerineolmamıştır. Osmanlı Devleti’nde anayasal sürecin ilk adımı olarak kabul edilen Tanzimat Fermanı ile I. Abdülmecit kendi üstünde bir güç olarak bir kanun gücünün varlığını kabul etmiş oluyordu.
Tanzimat Fermanı’nın yayınlanması ile İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya’nın aracı olmasıyla Mısır sorununun çözülmesi için 15 Temmuz 1840‘da Londra’da bir araya gelen ülkeler Londra Antlaşması‘nı imzaladılar. Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya destek vermesi yüzünden Fransa bu antlaşmaya dahil edilmemişti. Ültimatomlardan sonra İngiltere ve Avusturya ordusundan kuvvet alan Osmanlı ordusu, Mısır’da büyük başarılar kazandılar. Osmanlı ordusu 16 Ekim 1840 tarihinde Trablusşam’a, 4 Kasım‘da Akka’ya, 13 Kasım‘da Halep’e, 29 Aralık‘ta Şam’a girdi. Londra Antlaşması gereğince artık Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’dan çıkarılması gerekiyordu. 27 Kasım 1840 tarihinde Mısır ile İngiltere arasında yapılan anlaşma ile, Mehmet Ali Paşa, ikinci ültimatomun şartlarına uyacağını bildirmesi üzerine İngiltere Babıali’den Mısır ile Sudan’ın vilayetlerinin veraset ile Mehmet Ali Paşa’ya bırakılmasını istedi. İngiltere böylece güçsüz kalan Mısır’ı daha kolay işgal edebilecekti. Bunun üzerine Reşit Paşa, I. Abdülmecit’e 24 Mayıs 1841‘da Mısır Fermanı‘nı yayınlattı. 1914 senesine kadar Mısır’ın bir çeşit anayasası olarak kalan fermana göre Mısır, Osmanlı padişahı tarafından tayin edilen Kavalalı mensuplarınca idare edilecekti.
Hünkariskelesi Antlaşması‘nın süresinin bitmesi üzerine 13 Temmuz 1841‘de Fransa, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya ile Londra’da bir araya gelerek Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Antlaşmaya göre Boğazlar Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında kalıcak ve bütün savaş gemilerine kapalı kalacaktı. Rusya bu antlaşma ile İngiltere ve Fransa ile olan ilişkilerini geliştirerek olası bir durumda Osmanlı Devleti’nin topraklarını ele geçirmek niyetindeydi. Ancak İngiltere, Fransa’nın ortadoğudaki egemenliğinden rahatsızlık duyduğu için Osmanlı Devleti lehine bir yol izlemekten taraftardı. Fransa antlaşma yoluyla istediğini elde edemeyeceğini anlayınca Lübnan’da Marunîler ile Dürzîlerin çatışmasına sebebiyet verdi.
12 Ağustos 1848‘de İbrahim Paşa‘nın görevden alınmasından sonra yerine Koca Mustafa Reşit Paşa getirildi. 1848 yılında Avusturya’da Macarlar, Rusya’da ise Lehler bağımsızlık için ayaklanmışlardı. Rusların isyanları kanlı bir şekilde bastırması Fransa ve İngiltere’de tepkilere neden oldu. Macar ve Leh milliyetçilerinin liderleri Osmanlı topraklarına girerek hükümetten sığınma hakkı istediler. I. Abdülmecit, kendisine sığınan mültecileri, Rusya ve Avusturya’nın savaş tehditlerine rağmen geri çevirmedi. Bu karar Osmanlı Devleti’nin Fransa ve İngiltere karşısında itibarını yükseltse de Rusya’yı karşısına almasına sebep oldu. Kudüs’teki Katolikleri korumak amacıyla Fransa’ya karşı Ortodoksları korumak isteyen Rusya arasında gerginlik meydana geldi. Çok geçmeden kutsal yerler meselesi ve Romanya’nın işgali dolayısıyla Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. 1850–1853 Kırım Savaşı başlamış oldu.
Eflak ve Boğdan’ı işgal eden Rusya, Osmanlı Devleti’nin İngiltere ve Fransa ile müttefik olması sebebiyle savaşı kaybetti. Ancak azınlık hakları sorunu halen devam etmekteydi. 30 Mart 1856 tarihinde Paris’te yapılan görüşmeler sonucunda Paris Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Osmanlı Devleti, Avrupa Devleti sayılacak ve her iki taraf da aldıkları yerleri geri verecekti, Karadeniz’de her iki tarafın da savaş gemileri bulunmayacaktı. Bu antlaşmaya azınlıklarla ilgili olduğu için 18 Şubat 1856‘da ilan edilen Islahat Fermanı da eklendi. Aslında Osmanlı toplumunda din, dil ve ırk ayrımını ortadan kaldırılmasına yönelik olan bu hareket azınlık isyanlarının daha da güçlenmesine neden oldu. Rusya’nın ve Avrupa’daki devletlerin iç işlerine karışmasını engellemek amacıyla yayınlanan bu ferman Tanzimat Fermanı’nın devamı niteliğindeydi. Aınlıklara imtiyazlar verdiği için I. Abdülmecit İslam ve Türk düşmanı ilan edildi. Islahat Fermanı’nın yayınlanmasından kısa bir süre sonra Suriye ve Cidde’de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çarpışmalar başladı. Eflak, Boğdan ve Karadağ’da bağımsızlık amacıyla isyanlar başgösterdi.
I. Abdülmecit, 25 Haziran 1861‘de İstanbul, Ihlamur Köşkü’nde babası gibi tüberkülozdan vefat etti. Fatih Çarşamba’da Yavuz Selim Camii Hazinesi’nde kendi türbesine defnedildi.
Tanzimat Fermanı’nı ilan eden I. Abdülmecit, uygulanması sırasında karşılaşılan güçlükleri görmek ve yerinde tedbir almak için 1844‘te İzmit, Bursa, Mudanya, Gelibolu, Çanakkale, Sakız, Limni ve Midilli’yi ziyaret etmiş 1846‘da Silistre’ye kadar uzanan Rumeli gezisi yapmıştır. Genç yaşta tahta çıkışı ve devlet adamlarının yanında pasif kalışı nedeniyle Avrupa devletlerinin lehine ve Osmanlı Devleti’nin aleyhine antlaşmalara imza atmıştır. Ancak Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın yayınlanmasıyla ilk anayasal düzene geçişi de başlatan kendisi olmuştur. Bunların dışında idari, ekonomik ve eğitim alanında da birçok yeniliği gerçekleştirmiştir.
1853‘te Tanzimatın ilkelerini uygulamak için Meclis-i Âli-i Tanzimat kurmuştur. Her eyaletten yörelerinin gereksinmelerini bildirmek üzere ikişer temsilciyi İstanbul’da toplantıya çağırarak merkezden her bölgeye gönderilen imar meclisleri çalışmaya başladı. Maliye’deki örgütlenme Fransa temel alınarak düzenlendi. Mali yetkililer, idare amirlerinden alınarak defterdarlara verildi. Vergilerin saptanması vilayet meclislerine, toplanması da muhassıl adı verilen vergi memurlarına bırakıldı. İltizam yöntemi kaldırıldı. Aşar, her yerde eşit olarak alınmaya başladı. Tanzimat Fermanı’nından sonra Hıristiyanlardan alınan vergilerin toplanmasında patrikanelerin aracılığı kabul edildi. Ticaret meclisleri kuruldu. Fransız ceza kanunu çevrilerek uygulamaya konuldu. 1845‘te Meclis-i Maarif-i Umumiye toplandı. İlk idadiler açıldı. 1847‘de Mekâtibi Umumiye nezareti kuruldu. 1848‘de ilk muallim mektebi, aynı yıl Harbiye’de kurmay sınıfı, 1850‘de Darülmaarif adı verilen lise, 1851‘de Encümen-i Daniş açıldı. 6 Eylül 1843‘te askerlik yasası çıkarılarak kura yöntemi benimsendi, askerlik süresi 4-5 yıl olarak sınırlandı.1856’da Islahat Fermanı gereğince askerlik teşkilatı yedi ordu esası üzerine kuruldu ve Hıristiyanlar da askere alınmaya başlandı. 28 Nisan 1857’de Maarif-i Umumiye nezareti kuruldu. 1859‘da Mülkiye Mahreç Mektebi, 1860‘da Telgraf Mektebi gibi bazı meslek okulları açıldı. Yine 1857‘de yeni toprak kanunu (Arazi kanunnamesi) yayınlandı. Devletin gelir ve giderleri bir bütçeye bağlandı. Tersane yeniden düzenlendi. 1840‘ta ilk olarak kağıt para çıkarıldı. İmar faaliyetlerine de önem verilerek 1844‘te Mecidiye (Galata) Köprüsü yapıldı. 1848‘de Beşiktaş’la Ortaköy arasında Küçük Mecidiye Camii, Ortaköy iskelesi yanında Büyük Mecidiye Camii yaptırdı. 1851‘de Şirket-i Hayriyye ile Boğaziçi vapurları işletilmeye başlandı. 1853‘te başlayan Kırım Harbi sırasında ilk telgraf hattı İstanbul-Varna-Kırım hattı olarak döşendi. 1854‘te Beykoz Kasrı, 1856‘da Küçüksu Kasrı ile dolmabahce-sarayi yaptırıldı. Ayrıca İstanbul’un pek çok yerinde çeşmeler yaptırıp, eski eserleri tamir ettirdi.
I. Abdülmecit hakkında ziyaretçi yorumları