II. Gıyaseddin Keyhusrev kimdir
II. Gıyaseddin Keyhusrev kimdir, 13. Anadolu Selçuklu Devleti sultanıdır.
II. Gıyaseddin Keyhusrev, 1221 yılında doğmuştur. Babası 12. Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. Alaaddin Keykubad‘dır. Annesi Hunat Hatun’dur. II. Gıyaseddin Keyhusrev, Gürcü Hatun ile evlendi. 15. Anadolu Selçuklu Devleti sultanı IV. Kılıç Arslan oğludur.
Çocukluk döneminde yedi yaşında iken önce Mübarüziddin Ertokuş, sonra ise Şemseddin Altun-aba‘nın atabegliği altında Erzincan‘da melik olarak görev yaptı. Melikliğinin ilk senelerinde Ertokuş’un kumandasında Trabzon kuşatıldı, ama zaptedilemedi.
Babası, kendisinden küçük olan kardeşi İzzeddin Kılıç Arslan’ı veliahtlığa atamıştı ancak babasının 1237 yılında zehirlenerek ölmesi üzerine Sadeddin Köpek önderliğindeki bazı emirlerin desteğiyle Anadolu Selçuklu Devleti tahtına II. Gıyaseddin Keyhüsvrev çıktı.
Babasının ölümünden sonra 1237 yılında tahta oturan II. Gıyaseddin Keyhusrev, babasının sağlığında Kayseri‘ye gelmiş bulunan yabancı ülke elçilerini kabul etti ve onun Ögedey Han için hazırladığı elçiyi Moğolistan‘a gönderdi. Daha sonra Dımaşk Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Kâmil Muhammed ve Halep Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’n-Nâsır Yûsuf ile babası zamanında yapılan tâbiiyyet antlaşmalarını yeniledi.
Ayrıca el-Melikü’n-Nâsır’ın kız kardeş Gaziye Hatun ile evlenip kendi kız kardeşi Melike Hatun’u da ona vermek suretiyle aralarında bir hısımlık bağı kurdu. Çok geçmeden diğer Eyyûbî melikleriyle Artuklu emîrleri de ona tâbi oldular.
II. Gıyaseddin Keyhusrev, başlangıçta kendisine biat etmek istemeyen devlet adamlarına pek güvenmiyor, tahta geçmesini sağladığı için sözünden çıkamadığı Sadeddin Köpek de onları ortadan kaldırması için kendisine devamlı telkinde bulunuyordu. Genç sultan önce Kayırhan’ı Zamantı (Pınarbaşı) Kalesi’nde zindana attırdı ve çok geçmeden emîr ağır zindan hayatına dayanamayıp öldü.
Bunun üzerine Hârizmliler Selçuklu hizmetinden ayrılıp Urfa taraflarına çekildiler ve çapulculuğa başladılar; kalabalık bir Türkmen kitlesi de onlara katıldı. Kemâleddin Kâmyâr kumandasındaki bir Selçuklu ordusunu bozguna uğratan Hârizmliler böylece Güneydoğu Anadolu’da bir süre bağımsız şekilde yaşadılar. Keyhusrev daha sonra yine Sadeddin Köpek‘in telkinleriyle, Selçuklu Devleti’ne yıllarca büyük hizmetlerde bulunmuş olan Kemâleddin Kâmyâr, Şemseddin Altunaba, Hüsâmeddin Kaymerî ve Tâceddin Pervâne gibi değerli ve yetenekli devlet adamlarını birer birer bertaraf etti; hatta eski veliaht İzzeddin Kılıcarslan ile kardeşi Rükneddin ve anneleri Âdiliye Hatun’u da önce hapse attırdı, sonra da öldürttü.
1238 yılında Eyyûbîler’e karşı kazandığı Samsat zaferinden sonra Sadeddin Köpek, Selçuklu hânedanına mensup olduğu rivayetinayan II. Gıyaseddin Keyhusrev, Sivas subaşısı Hüsâmedddin Karaca’nın desteğiyle Sâdeddin Köpek’i ortadan kaldırdı.
Devleti Sadeddin Köpek‘in tahakkümünden kurtardıktan sonra onun şerrinden bir köşeye sinmiş olan eski devlet adamlarından Mühezzebüddin Ali, Şemseddin Muhammed el-İsfahânî, Veliyyüddin Tercüman, tarihçi İbn Bîbî‘nin babası Mecdüddin Muhammed ve Celaleddin Karatay gibi kişileri önemli görevlere getirdi. Daha sonra Anadolu’da Gürcü Hatun adıyla tanınacak olan Gürcü Prensesi Tamara ile evlendi.
II. Gıyaseddin Keyhusrev’in hıristiyan karısı Berduliye’den, II. İzzeddin Keykavus, Rum cariyesinden Rükneddin IV. Kılıç Arslan ve Gürcü prensesi Thamara’dan II. Alaaddin Keykubad adında üç oğlu oldu.
1240 yılında Hârizmliler’in ayaklanmasını bastırıp, Harran’da onları yenilgiye uğrattı. Arkasından Âmid kuşatılarak teslim alındı ve Siverek, Ergani, Çermik gibi kaleler de zaptedildi. 1241 yılında Baba İlyas adlı şeyhin başlattığı Babaî ayaklanmasını zor da olsa bastırdı.
1242 sonbaharında Anadolu sınırlarına yaklaşan Moğol kumandanı Baycu Noyan, Babaî isyanı dolayısıyla Selçuklular’ın zayıf düşmesini fırsat bilerek kuşattığı Erzurum‘u kısa sürede ele geçirip tahrip etti.
Sultan II. Gıyaseddin Keyhusrev böylece başlayan Moğol istilâsını durdurabilmek için hazırladığı güçlü bir ordu ile Anadolu içlerine doğru ilerleyen düşmanı Zara ile Suşehri arasıklu öncü kuvvetlerini imha etmesi üzerine ovaya inmekte olan bütün Selçuklu ordusu paniğe kapıldı; bazı kumandanlar safları terkettiği gibi sultan II. Gıyaseddin Keyhusrev de Tokat istikametine kaçtı. 1243 yılında böylece başsız kalan Selçuklu ordusu dağıldı ve savaşmaksızın ağır bir hezimete uğradı. Bu kolay zaferden sonra Baycu Noyan Sivas’a girdi ve şehri üç gün süreyle yağma ettirdi.
Selçuklu ordusu fizik olarak Moğollardan daha güçlü olmasına rağmen, bu yenilgide başlıca sebepler, Keyhüsrev’in dirayetsizliği, Sadeddin Köpek yüzünden yetenekli komutanların birbir ekarte edilmiş olması, kalanları da Keyhüsrev’in dinlememesi önemli rol oynamıştır.
Ardından Kayseri’yi kuşatan Moğollar, Emîr Samsâmüddin Kaymaz ve Subaşı Fahreddin Ayaz’ın kumandasında kahramanca direnen şehri Hajukoğlu Hüsam adlı bir Ermeni’nin ihaneti yüzünden ele geçirerek geniş çaplı bir tahribatla birlikte katliama tâbi tuttular. Moğollar Azerbaycan’a dönüşleri sırasında da aynı şeyi Erzincan’a yaptılar. Bu dehşet verici Moğol istilâsı karşısında Anadolu’dan varlıklı kimseler Halep’e kaçtılar. Bu arada II. Gıyaseddin Keyhusrev’in annesi ve diğer aile fertleri Halep’e gitmekte iken Selçuklu vasalı Çukurova Ermeni Prensi Hetum tarafından yakalanıp Moğollar’a teslim edildiler; öteki Türk kafileleri de yine Ermeniler tarafından saldırıya uğrayarak yağmalanıp soyuldular.
Kösedağ felâketinden sonra Anadolu Selçuklu Devleti merkezî hâkimiyetini kaybetmiş ve sultanın Antalya‘ya çekilmesi sebebiyle başsız kalmış gibiydi. Bundan faydalanan tâbi Çukurova Ermeni Krallığı ve Trabzon Komnenosları Moğol vasallığını kabul ettiler; İznik’teki Bizans Devleti ise Selçuklular’la dost kalmayı tercih etti. Bu sırada Amasya’da bulunan Vezir Mühezzebüddin Ali, şehrin kadısıyla birlikte ve değerli hediyelerle Azerbaycan’daki Mugan ordugâhına dönmüş olan Baycu Noyan’a gidip yılda 360.000 dirhem, 10.000 koyun, 1000 sığır ve deve verilmesi şartlarıyla bir barış antlaşması imzaladı. Keyhusrev Moğollar’la barış yapıldığını haber alınca Antalya’dan Konya’ya geldi.
Bu barış antlaşmasından sonra Çukurova Ermeni Krallığı’na karşı bir askerî harekâta geçildi. Vezir Şemseddin İsfahani’nin kumandasındaki Selçuklu ordusu Tarsus’u kuşattı. Ancak ağırlaşan tabiat şartları sebebiyle askerlerin hareket kabiliyeti zayıflamış ve yiyecek sıkıntısı da baş göstermişti. Ayrıca sultanın âni ölüm haberinin gelmesi üzerine sefer yarıda bırakıldı. Bununla beraber Ermeni Kralı Hetum ile Anadolu Selçuklu Devleti’ne yeniden tâbi olması, savaş tazminatı ödemesi, yıllık vergi vermesi, Tarsus’a karşılık Bergama Kalesi’ni teslim etmesi şartlarıyla bir barış yapıldıktan sonra Selçuklu ordusu Konya’ya döndü.
Tarsus kuşatması sırasında Alanya’da bulunan II. Gıyaseddin Keyhusrev, içki içmekte iken baktığı vahşi hayvanların ısırması sonucu ölmüştür.
II. Gıyaseddin Keyhusrev, 1246 yılında Antalya, Alanya’da 25 yaşında ölmüştür. Yerine büyük oğlu II. İzzeddin Keykavus tahta çıkarıldı.
Kösedağ bozgunu Anadolu Selçukluları tarihinde çöküntünün ve felâketlerin başlangıcıdır. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra muhteris devlet adamları onun üç oğlu adına birbirleri ile mücadelelere giriştiler. Böylece Moğolların bütün Anadolu’yu rahatlıkla işgallerine ve ağır vergi taleplerine imkân verdiler. Mu’îneddin Süleyman Pervane vaziyete hâkim olarak IV. Kılıç Arslan (1257-1266) ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev (1265-1282) adlarına devlet işlerini eline alarak 1261 yılından itibaren kısmen bir sükûn ve istikrar devri sağladı. Fakat Anadolu Türkleri Moğol tahakkümünü ağır bularak kurtulma çareleri aramışlardır.
Nitekim 1261 yılında Moğollara karşı Ayn Câlût’ta zafer kazanan Mısır Türk sultanı Baybars Anadolu’ya davet edildi. 1276 yılında Kayseri‘ye gelen Baybars, Moğollara karşı bir ümit ışığı oldu, fakat destek bulumayınca Anadolu’da çok kalmadan Mısır’a döndü. Bu nedenle Anadolu’da eski durum devam etti. Baybars’ın dönmesinden sonra Anadolu’ya giren Abaga Hân çok insan öldürdü ve Mu’îneddin Süleyman Pervane’yi idam etti (1277).
Bu tarihden 1308 yılına kadar Selçuklu hanedanı ismen mevcut olmakla memleket idaresi fiilen Moğol umumî valilerine ve kumandanlarına geçmişti. Selçuklu devlet idaresi ve ordusu çökmüştü. Ancak iktisadî ve kültürel hayatta Mu’îneddin Süleyman Pervane’nin ölümüne kadar gelişme devam etti. Böylece Anadolu’da sarsılan Türk birliği Osmanlılar zamanında yeniden kurulacaktı.
II. Gıyaseddin Keyhusrev hakkında ziyaretçi yorumları