III. Ahmet kimdir

Ad Soyad: III. Ahmet Doğum Tarihi: 30 Aralık 1673 Nereli: Hacıoğlu Pazarı Kışlağı Meslekler: Ölüm Tarihi: 01 Temmuz 1736

III. Ahmet kimdir, Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü, İslam Halifelerinin seksen sekizincisi olan III. Ahmet’in 27 süren padişahlık dönemi sırasında Avrupa devletleri ile yapılan mücadeleler devam etti. Pasarofça Antlaşması’yla barış dönemine girilen devirde sosyal ve kültürel alanda çalışmalar yapılmasını sağladı.

III. Ahmet, 31 Aralık 1673‘te doğdu. IV. Mehmet‘in Rabia Gülnuş Emetullah Sultan’dan ikinci oğluydu. Şehzadeliği önce Topkapı, sonra Edirne Sarayı’nda geçen III. Ahmet, eğitimini Sultanî Mehmet Efendi‘den daha sonra ise Seyyit Feyzullah Efendi‘den aldı. Ağabeyi II. Mustafa‘nın çıkan isyandan dolayı tahttan indirilmesi üzerine 22 Ağustos 1703‘te 30 yaşında tahta geçti.

III. Ahmet tahta geçer geçmez kardeşi II. Mustafa’nın tahttan inmesine neden olan Edirne Vakası‘nda adı geçen kişilerin cezanladırılmasını emretti. Baltacı Mehmet Efendi‘yi sadarete getirerek devletin iç işlerini düzenlemek için çalışmalar yaptı. Tahta geçtiğinde Karlofça Antlaşması‘ndan dolayı ülke barış içindeydi. Ancak Demirbaş Carl lakaplı İsveç Kralı XII. Carl‘ın, Potrova’da Rus Çarı I. Petro ile yaptığı savaşta yenilmesi üzerine Demirbaş Carl Osmanlı Devleti’ne sığındı. Kralı takip eden Rus orduları Osmanlı topraklarına girip tahribatta bulundu. Bu durum üzerine 9 Nisan 1711‘de Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş açtı. Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki ordu Tuna’yı geçerek Eflak’a girdi. Osmanlı donanması Karadeniz’den destek sağlayarak Kırım birlikleri ile Palcı mevkiinde Rus ordusunu kuşattı. 12-21 Temmuz 1711‘de meydana gelen Prut Savaşı‘nda Yeniçeriler’in isteksizliği yüzünden iyi bir netice alınamadı. Rus Çarı araya Çariçe I. Katerina‘yı sokarak Baltacı Mehmet Paşa’ya barış teklifinde bulundu. 1711 yılının Temmuz ayında yapılan görüşmeler sonucunda sadrazam Prut Antlaşması‘ni yaparak İstanbul’a döndü.

Padişah bu anlaşmadan memnun kalmadığı için Baltacı Mehmet Paşa’yı azlederek yerine Damat Ali Paşa‘yı getirdi. Rusların anlaşma metnine uymaması sonucunda yeni Sadrazan Damat Ali Paşa, Rusya üzerine yürüdü. 1713 yılında imzalanan Edirne Antlaşması ile Karlofça Antlaşması’nda Ruslara verilen yerler geri alındı.

Karlofça Antlaşması’da Venedik ve Avusturya’ya verilen yerlerin de geri alınması için çalışmalar başladı. Venedik’in Karadağlıları himaye etmesi üzerine Venedik’e savaş açıldı. Avusturya’nın Karlofça Antlaşması’nın maddelerince Mora’nın Venediklilere verilmesini istemesi üzerine Avusturya da savaşa dahil oldu. 1716 yılında Petervaradin’de yapılan savaşta, Avusturya Venedik’in ittifakı sonucu Osmanlı ordusu yenilgiye uğratıldı ve Damat Ali Paşa hayatını kaybetti. Bu durumdan yaralanan Avusturya orduları Tamaşvar ve Belgrad‘ı ele geçirdiler. Petervaradin mağlubiyeti neticesinde 1 Temmuz 1718‘de Pasarofça Antlaşması imzalandı.

Antlaşmaya göre Sava Nehri sınır olmak üzere Belgrad, Banat ve Semendire Avusturya’ya; Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyıları Venedik’e verildi, Mora Yarımadası Osmanlı’da kaldı.

Pasarofça Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devleti, 1730 yılına kadar 12 yıllık bir barış ve refah dönemi yaşadı. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa‘nın sadrazam olduğu bu döneme “Lale Devri” denilmektedir. Damat İbrahim Paşa da III. Ahmet de barışçıl bir politikadan yanaydılar.Ülke içinde huzuru sağlamak, orduyu kuvvetlendirmek, devleti maddi ve manevi en yüksek seviyeye çıkarmak için çalışıldı. İstanbul’da ilk matbaa kuruldu. Yalova’da kağıt, İstanbul’da Tekfur Sarayında bir çini fabrikası açıldı. İstanbul’a davet edilen ve uzun seneler İstanbul’da kalarak orada vefat eden Comte de Bonneval (Humbaracı Ahmed Paşa), humbaracı ocağını ıslah etti. İstanbul’un su ihtiyacını temin için bir de bend yaptırılıp “Derya-yı Sim” adı verildi. İstanbul’da sık sık çıkan yangınları daha hızlı kontrol altına almak için, yeniçeriler içinden bir itfaiye örgütü oluşturuldu. Her tarafta birçok köşk, saray ve lale bahçeleri yapıldı.

1724 yılında İran-Safevi Devleti’nde taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanarak İran’ı ele geçirmek isteyen Rusya harekete geçti. İran’ın Rusya’nın eline geçmesini istemeyen Osmanlı Devleti, İran’a sefer düzenleyerek Gürcistan, Güney Azerbaycan, Luristan, Erdelan, Kirmanşah ve Hemedan‘ı ele geçirdi. 1725‘de Osmanlı askeri Tebriz‘e girdi. Gence, Revan ve Nahcivan alındı. Ruslarla yapılan İstanbul Antlaşması‘na göre Azerbaycan’da alınan yerler Osmanlılarda kalacak, Derbent, Bakü ve Dağıstan Ruslara bırakılacaktı.

1730 yılında Nadir Şah İran hakimiyetini ele geçirerek, İran birliğini tekrar kurdu. Osmanlı Devleti’nin elinde bulunan önemli bazı eyaletleri geri aldı. Bu durum Damat İbrahim Paşa’nın düşmanlarını harekete geçirdi. Zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan bu yapılanları israf olarak gören bir kitle oluşmuştu. Bu topluluk İran seferinden olumsuz haberler gelmesi üzerine, harekete geçmiş camilerde ve diğer yerlerde propaganda yaparak ayaklanmanın zeminini oluşturmaya başlamıştı. Yeniçerilerin içerisinde de huzursuzluk belirmişti. Bazı devlet adamları, padişah ve Damat İbrahim Paşanın İran üzerine sefere çıkmak üzere Üsküdar’a geçtikleri sırada Yeniçerileri ayaklandırarak büyük bir isyan başlattılar. 1 Ekim 1730‘da on yedinci Ağa Bölüğü Yeniçerisi Patrona Halil adında bir asinin önderliğinde başlayan isyan kısa sürede büyüdü. İsyancılar sadrazamın ve padişahın görevinden alınmasını istediler. Bunun üzerine bazı devlet adamları isyancılara teslim edildi ve idam edildi. İsyancılar İstanbul’a büyük zarar verdiler. Sadabad Köşkü’nü yaktılar. Divan şairlerinden Nedim bu isyan sırasında hayatını kaybetti.

Patrona Halil ve isyancıların isteği üzerine 1 Ekim 1730‘da III. Ahmet tahttan indirilerek yerine I. Mahmut getirildi. 27 sene hükümdarlık yapan III. Ahmet hayatının geri kalanını ilim ve ibadet ile geçirdi. 1 Temmuz 1736 tarihinde vefat etti. Yeni Cami’de Turhan Valide Sultan Türbesi’ne defnedildi.

III. Ahmet ülkenin imar çalışmalarına önem verdi. Annesi için Üsküdar’da Yeni Valide Sultan Camii ve bunun yanında bir sebil, çeşme, sıbyan mektebiyle bir imaret yaptırdı. Galata Kulesini tamir ettirdi. Topkapı Sarayının Bab-ı hümayun kapısı önünde yaptırdığı çeşme, Osmanlı mimarisinin şahane bir eseridir. Kağıthane, Çağlayan Kasrı önünde, Hasköy’de, Aynalı Kavak Kasrı civarında, Üsküdar’da, Üsküdar İskele Camii meydanında klasik tarzda dört cepheli olmak üzere pek çok çeşme inşa ettirdi. 1715‘de Galatasaray haricinde bir cami, 1716‘da Bebek Camii ile etrafındaki külliyeyi yaptırdı. İlim adamlarını ve sanatkârları korudu.

III. Ahmet aynı zamanda şair ve hattattı. “Necib” mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca Musiki ile de yakından ilgileniyordu. Divan şairlerinden Urfalı Nabi Efendi‘nin hem kendisini hem de şiirlerini çok severdi. Yaptırdığı Sultanahmet Çeşmesi‘ne kendi şiirini bizzat yazdı. Topkapı Sarayı önünde yaptırdığı çeşmenin cephesine, şu tarihi bizzat kendisi yazmıştır.

 

İlgili Makaleler

III. Ahmet hakkında ziyaretçi yorumları

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu