İvan Sergeyeviç Turgenyev kimdir, Rus edebiyatının en büyük isimlerinden biridir.
İvan Sergeyeviç Turgenyev, 28 Ekim 1818 tarihinde Orel şehrinde varlıklı bir ailede doğmuştur. Annesi Varvara Petrovna Lutovina, babası Süvari albayı Sergei Nikoleviç Turgenyev’dir. Aile 1827’de Moskova’ya taşınır. Babası 1836 yılında vefat eder. İvan Sergeyeviç Turgenyev, özel okullarda eğitim görüp, özel öğretmenlerden dersler alır. Henüz bir çocukken; Almanca, İngilizce ve Fransızca’yı anadili gibi konuşmaya başlar.
Yüksek öğrenimi için önce Moskova‘ya oradan da St. Petersburg‘a geçen İvan, Rus dili ve edebiyatı eğitimini kendi ülkesinde tamamladıktan sonra Almanya’ya gider ve 1838-1841 yılları arasında Berlin Üniversitesi’nde felsefe okur.
Daha sonra St. Petersburg’a geri dönüp iki yıl kadar bir devlet kurumunda çalışır.
İvan Sergeyeviç Turgenyev, Fransa’da tanıştığı “Gustave Flaubert” ile sıkı bir dostluk kurarak, daha sonraki yıllarda gerçekçilik akımının öncülerinden biri olmuştur.
İvan, ilk olarak 1850 yılında “Lüzumsuz bir Adamın Günlüğü” adını verdiği novellasıyla, ölümünden birkaç gün önce zihninden geçenleri not defterine aktaran bir yazarın hikâyesini anlatarak, yakın çevresine adını duyurur. Şöhretini ise 1852 yılında “Bir Avcının Notları” ile pekiştirir. İvan gençlik yıllarında özel eğitiminden geri kalan zamanları avcılıkla geçirmiştir.
Yapıtlarındaki ince duygulu karakter çizimleri, lirik-müziksel dil onu Rus gerçekçiliğinin temsilcisi yapmakla kalmaz, dünya edebiyatının büyükleri arasına da sokar. Turgenyev, eserlerinde serflik ilişkilerinin insana aykırılığını, feodal-aristokrat Rusya’nın yıkılışını, yeni burjuva-demokratik güçlerin yükselişini gerçekçi biçimde yansıtmıştır.
Batıyla Doğu arasında kendini sıkışmış hisseden yazarın Çarlık Dönemi’nin Rus entelektüellerini irdelediği “Asilzade Yuvası” adlı romanı 1859 yılında yayınlanır.
1859 yılında annesi de ölünce, geriye kalan topraklar serfler ( toprak ağası adına çalışan köylü) arasında dağıtılırken Turgenyev’e de tüm hayatını rahatça idame ettirebileceği yüklü bir miras kalmıştır. Böylece dünyevi sorunlardan kurtulan yazar başyapıtı, “Babalar ve Oğullar” üzerinde çalışmaya başlar.
Gençliğinde köylü kızlara duyduğu ilgiyi ve bu ilişkilerden doğan bir gayrı meşru kızını saymazsak Turgenyev hiç evlenmemiş, babalığını üstlendiği bir çocuk sahibi olmamıştır.
Özel hayatı, gönül maceraları pek bilinmeyen Turgenyev’in otuzlu yaşlarda tanıştığı Pauline Viardot ise umutsuz bir aşk macerası olarak yaşamına damga vurmuştur. Altı farklı dili konuşabilen, iyi bir piyanist ve şarkıcı olan sevgilisi evli olduğu için bu çiftin yarı fiziksel, yarı duygusal beraberliği kısa süreli ilişkiler şeklinde uzun yıllar devam eder.
Bozkırda Bir Kral Lear (1870), Ham Toprak (1877) gibi eserleri eleştirmenlerden beklediği tepkiyi alamadı ve kendini mutsuz hisseden Turgenyev, son kez ülkesini terk edip hayatının son dönemini bir türlü vazgeçemediği kadının, Pauline Viardot’nun yakınlarında, Paris’te geçirdi.
İvan Sergeyeviç Turgenyev, 3 Eylül 1883 tarihinde Fransa’da Paris yakınlarındaki Bougival kasabasında öldü. Ölmeden önceki arzusu uyarınca naaşı Rusya’ya getirildi ve Belinski’nin mezarının yanına gömüldü.
Eserleri :
1852 – Öykü Bir Avcının Notları
1855 – Rudin (Roman)
1855 – Asilzade Yuvası (Roman)
1858 – Arefe (Roman)
1862 – Babalar ve Oğullar (Roman) (nihilizm konusunda yazılmış ilk roman)
1867 – Tuğbay (Öykü)
1870 – Duman (Roman)
1870 – Bozkırda Bir Kral Lear (Öykü)
1876 – Bakir Toprak (Roman)
1860 – İlk Aşk (Roman)
İvan Sergeyeviç Turgenyev Sözlerinden Bazıları:
İrade, özgürlükten daha değerli olan tek şeydir.
Bazı yaralar vardır ki, kapanmış olsalar bile dokununca sızlarlar.
“İrade, özgürlükten daha değerli olan tek şeydir.” (“İlk Aşk” adlı romanından)
İnsanoğlunun duaları hep mucizeler içindir. Hertürlü dua aslında şuna indirgenebilir: Yüce Tanrım, lütfen iki kere ikinin dört etmemesini sağla…
Ölüm eski bir olaydır, ama her insana yeni görünür.
Beni unutursunuz! Ölüler Canlılar’a arkadaş olamaz…
Hıristiyanlığın sana yardımı dokunmuyorsa, sen de filozof ol, kalender bir filozof!
Bir adama ‘aptal’ deseler de dayak atmasalar üzülür; ama ‘akıllı’ deyip de sonra onun parasını vermeseler, zevk alır!
Uyurken bana bakma. Uyuyan her insan aptal görünür.
Bir kadın yarım saatlik bir konuşmayı devam ettirebiliyorsa, bu bile iyiye işarettir.
İnsan her şeyi anlayabilir… Meltemin nasıl estiğini de, güneşte olup bitenleri de…Gel gelelim, kendisinden başka bir insanın burnunu neden başka türlü sildiğini bir türlü anlayamaz.