Biyografi

Kaygusuz Abdal kimdir

Ad Soyad: Osman Girgin Doğum Tarihi: 19 Ekim 1987 Nereli: İzmir Meslekler: ,

Kaygusuz Abdal kimdir, Alevî-Bektaşî halk ozanıdır.

Kaygusuz Abdal, 1341 yılında Alaiye’de (Alanya)doğmuştur. Asıl adı Alaeddin Gaybi’dir. Babası Alaiye Beyi Hüsameddin Mahmud’dur. İyi bir öğrenim görmüştür. Hacı Bektaşi Veli‘den sonra Bektaşîlik tarikâtının başına geçen Abdal Musa’ya bağlanarak tasavvuf yoluna girdi. Genç yaşta Abdal Musa’ya derviş olarak Kaygusuz adını almıştır.

Kaygusuz Abdal, abdallık yoluna girmenin özelliklerinden biri olan saçını, sakalını, bıyığını, kaslarını kestirmek olduğu için öyle dolaşırmış.

Kaygusuz Abdal, Bektaşî erkannâmesi üzerinde bazı düzenlemeler yaparak Bektaşîliğin ilk “erkannâmesini” hazırladı. Böylece Bektaşîlik Tarikâtı’nın ilk “tüzük yapıcısı” “Kaygusuz Abdal” olmuş oldu. XIV’üncü asrın sonlarında Abdal Musa’nın isteği üzerine yanına kırk dervişi alıp Mısır’a giderek bir tekke açmış ve Bektaşîliği yaymaya çalışmıştır.

Hicaz, Suriye ve Irak‘da Kerbela-Necef dolaylarında dolaşarak Anadolu’ya dönmüştür. Rumeli’nin Yanya, Filibe ve Manastır şehirlerinde de bulunmuştur. Sonra da Mısır’a dönmüştür.

Kaygusuz Abdal, Yunus Emre‘nin yolunda yürüyen şairlerdendir. Hem aruz ölçüsü hem de hece ölçüsü ile şiirler yazmıştır. Mensur eserleri, mesnevileri ve ilâhileri vardır. Nesri sâde Türkçe ile yazmıştır.

Kaygusuz’un coşkun, içten ve bazen de alaycı bir dili vardır. Şiirlerinde samimi bir anlatımdan birden bire alaycı bir dile veya tekerlemeye geçmekte, normal hayatta olağan görebileceğimiz bazı hareketleri alaya almakta, hicvetmektedir. Bazı şiirleri ise ilahi ve nutuk tarzındadır.

Şiirlerinin bir çoğunda Kaygusuz takma adını kullanan ozan , bazı şiirlerinde Serayi adını da kullanır.

Kaygusuz Abdal, Bektaşiler arasında büyük saygı ile anılır ve Bektaşi uluları arasına girer. Hemen bütün Bektaşi tekkelerinde bulunan ve Kaygusuz’a ait olduğu kabul edilen bir resimde, bir yılan, bir akrep ve bir arslan, ayakları dibine yatarak ona boyun eğmiş görünürmüş.

Kaygusuz Abdal, 1444 yılında 103 yaşında yılında öldüğü zaman Mısır’daydı ve vasiyeti üzerine tekkesinin yanındaki bir mağaraya gömüldü.

Eserleri:
– Divân
– Sarây-nâme
– Minber-nâme
– Dil-güsâ
– Gevher-nâme
– Budala-nâme
– Cefriyye-i Kaygusuz
– Mesnevi
– Muglâta-nâme (Kitab-ı miğlate)
– Esrâr-i Hurûf
– Vücûd-nâme

Kaygusuz Abdal’nın Şiirlerinden Bazıları :
Gel Hakka olma asi
Ta gide gönlün pası
Dört kitabın ma’nisi
Var edeb öğren edeb

Gaflet içinden uyan,
Edebsüz olma iy can
Edebdür asl-ı iman
Var edeb öğren edeb

Edeb gerekdür eve
Ta yolı doğru vara
Edebsüz olma yine
Var edeb öğren edeb.

Kaygusuz Abdal uyan
Işkı bil işka uyan
Şöyle dimişdür diyen
Var edeb öğren edeb

Bundan Sana Ne
Ademi balçıktan yoğurdun yaptın,
Yapıp da neylersin, bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihana
Salıp da neylersin bundan sana ne

Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eğlersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne

Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didara yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndür şu ateşi bundan sana ne

Sefil düştüm bu alemde naçarım
Kıldan köprü yaratmışsın geçerim
Sol köprüden geçemezsem uçarım
Geçir kullarını bundan sana ne

Kaygusuz Abdal der cennet yarattın
Cehenneme nice kulları attın
Nicesin ateş-i aşk ile yaktın
Yakıp da neylersin bundan sana ne

Sakalım
Ben bu derde düşeli, Bu sakalı kırkarım.
Hak ile bilişeli, Bu sakalı kırkarım.

Ben keserim o biter, Çemende bülbül öter,
Usta berber der yeter, Bu sakalı kırkarım.

Ben çalarım tanbura, Giyinirim tennure,
Hak çerağın uyara, Bu sakalı kırkarım.

Ben gezerim yazıda, Kuvvetim var pazuda,
Ne işim var kazıda, Bu sakalı kırkarım.

Kaba sakal istemem, Hep kesilse gam yemem,
Hiç kısa – uzun demem, Bu sakalı kırkarım.

Var mı bunda bir hatam, Gayrı gönülden atam,
Çok mu gelir bir tutam? Bu sakalı kırkarım.

Aşka olup mülazım, Bilindi cümle razım…
Gayrı, sakal ne lazım! Bu sakalı kırkarım.

Bıyığımla başımı, Kirpiğimi kaşımı…
Hak onara işimi… Bu sakalı kırkarım.

Kaygusuz Abdal menem, Fartu furtu bilmenem,
Tek tüyünü koymanam, Bu sakalı kırkarım.