Mina Urgan kimdir, Yazar, filolog, profesör, çevirmen. İngiliz edebiyatının en önemli eserlerini Türk literatürüne kazandırmıştır. Thomas Malory, Henry Fielding, Balzac, Aldous Huxley, Graham Greene, William Golding, John Galsworthy ve Shakespeare’in eserlerini çevirmenin yanı sıra yazdığı Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri isimlerindeki iki kitabıyla da okuyucudan büyük ilgi görmüştür. Cumhuriyet tarihini yaşamış, Cumhuriyet aydınlarıyla birlikte olmuş, medeniyetin gerektirdiği her türlü yeniliğe ve değişime ayak uyduracak bir eğitim almış olan yazar hayatı boyunca çevresini aydınlatmak için uğraş vermiştir.
1 Mayıs 1915 tarihinde İstanbul‘da dünyaya geldi. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ndeki öğreniminden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi bölümünü bitirdi. Aynı fakültenin İngiliz filolojisi bölümünde doktarasını da yapan Urgan, “Elizabeth Devri Tiyatrosunda Soytarılar” isimli çalışmasıyla 1949‘da doçent ünvanını aldı. 1960 yılında ise profesör olarak öğretim üyeliği görevine devam eden yazar, 1977‘de İstanbul Üniversitesi’nden emekli oldu.
Urgan, çevirmen ve yazar olarak vasıfları, geniş bakış açısı, Türkçe ve İngilizce’ye hakimiyeti, edebiyata kazandırdıkları ile duayen olarak görüldü. 1986‘da kitap raflarındaki yerini alan İngiliz Edebiyatı Tarihi adlı çalışması başta olmak üzere, Thomas Moore, Shakspeare, Virginia Woolf üstüne yaptığı incelemelerle düşünce dünyasında çıtayı yükseltti. Türk edebiyatını birçok önemli başvuru kitabıyla tanıştıran yazar, özellikle “Edebiyatta Ütopya Kavramı ve Thomas Moore” adlı çalışmasıyla hayatı özgürlük ve barış teması çerçevesinde yorumladı ve bu çalışma büyük ses getirdi.
Yazarın 1995‘te Virginia Woolf, 1997‘de D. H. Lawrence İncelemesi isimli kitapları yayınlandı. Ancak Urgan’ın, eserlerinin ve Türkiye için öneminin geniş bir okuyucu kitlesi tarafından keşfedilmesi 1998 yılında gerçekleşti. Zira seksen üç yıllık bir ömrün anı ve tanıklıklarını bir araya getirdiği ve yakın tarihi anlattığı Bir Dinozorun Anıları 60 baskı yaparak çok satan romanlar arasına girdi. Ardından Urgan yeni romanı Bir Dinozorun Gezileri’ni kaleme aldı ve bu kitap da büyük ilgi gördü. İki kitabı da büyük satış rakamlarına ulaşmış olan yazar, bu durumu ironik biçimde şu şekilde açıklamıştı:
Mina Urgan’ın tiyatrocu Cahit Irgat olan evliliğinden Mustafa Irgat ve Zeynep Irgat adında iki çocuğu oldu. Ancak Urgan daha sonra boşandı.
18 Nisan 1999 tarihli milletvekilliği seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi‘nden milletvekili adayı olan yazar, 1993 yılında Altın Kitap, 1996 yılında da Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü‘nün sahibi oldu.
Türk edebiyatının bu büyük değeri 15 Haziran 2000 yılında ardında birçok önemli çalışma ve kitap bırakarak hayata gözlerini yumdu.
Dostlarının Gözünden Mina Urgan
Adalet Ağaoğlu: “Gerçeğin peşindeydi”
Değerli Mina Urgan, son konuşmalarımızdan birinde; “Artık yaşamak istemiyorum,” demişti. Sanırım bunu, yakınındaki dostları gibi, ikinci defa kaldırıldığı hastanede, çok sevip saydığı, son yıllarında, her anlamında dayanışmasından huzurlar bulduğu doktoruna da söylemiş. Kendi kendine yetme özgürlüğüne, böyle bir kafa ve ruh karışıklığına sahip aydın bir kişinin fizyolojik ‘acze’ katlanmak istemeyişini çok iyi anlıyorum. Mina Urgan’ın hep böyle haklı ve doğru isyanları, öfkeleri oldu. Onun araştırmalarından İngiliz edebiyatını öğrenirken, muzip zekasının, gerçek gerçeğin peşine takılışını da öğrendim..ğ
Demir Özlü: “Eşi ve oğlu arkadaşımdı”
Mina Urgan çok değerli bir insandı. Best seller kitapları yıllar sonra okuduğum için de, borun Gezileri’ni henüz okuyamadım. Ama samimi kitaplar olduklarını biliyorum. Benim için daha önemli olan Mina Hanım’ın İngiliz Edebiyatı üzerine yazdığı kitaplar ve çevirilerinin güzelliğidir. Mina Hanım’ın evlendiği tek insan olan Cahit Irgat ile kaybettiği oğlu Mustafa benim yakın dostumdu. Ölümü kültür dünyamız için büyük kayıp.
Feridun Andaç: “Toplumsal belleğe dönüşü sağladı”
Mina Urgan bence giderek belleksizleşen toplumumuzda bir anlamda belleğe dönüşü sağladı. Onun ‘dinozor’ nitelemesi tükenenin ne olduğuna dönük hoş bir ironi bence. Oysa dönüp baktığınızda Mina Urgan yıllardır o birikimiyle orada duruyordu. Yani onu bilen biliyor, okuyan okuyordu zaten. Yazdığı anılarının ilgi görmesi ise yıllardır kitaptan uzaklaştırılan insanların, ütopyalarını yitirenlerin belleğe dönüşüydü. Mina Urgan bir dönem varolan, özellikle 12 Eylül 1980 sonrası yitirilen okur potansiyaline kendini gösterdi. Mina Urgan gider ayak bir anda o bellek şokunu yaşattı aydınlar ve okur yazarlar katında.
Vedat Günyol: “50 yıllık dostumdu”
Mina benim 60 yıllık dostumdu. Birlikte bir çok çeviriler yaptım. Onu bana ilk olarak büyük dostum Halet Çambel tanıttı. Tanışıklık o tanışıklık. Şimdi Mina Urgan’ın ölümü tabi çok üzgünüm. Her ölüm erken ölümdür derler ya, ama Mina’nın ölümü bence erkenin erkeni oldu.
Semih Gümüş: “Yeri doldurulamaz”
Mina Urgan’ın ölümünden sonra gene düşündüm. Şimdi onun yerini dolduracak bir başkasını bulabilir miyiz? Yeri doldurulmayacak kimse yoktur denirdi eskiden. Sanırım değerlerimizin bireyliklerini olduğu gibi ortaya koyamadıkları yıllardan kalmadır bu söz. Çünkü ölülerimizin yerini ne yazık ki dolduramıyoruz. Mina Urgan da bireyliğini kıskançlıkla korumuş benzersiz aydınlardındı.
Tahsin Yücel: “Yaptıkları ile övünmedi”
Arkasında zengin bir bilgi birikiminin ürünü olan bir çok değerli yapıt bıraktı. Ama bu değerli yapıtlarla övünmek şöyle dursun, Virginia Woolf’la 1995 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü verdik diye neredeyse kızmıştı bize. Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri’nin, bu içten anıların gördüğü büyük ilgiden de bayağı rahatsız oldu, neredeyse kendi kendinden kuşku duymaya kadar götürdü işi. ‘Başarı’ aramamanın bedeli bu olmalıydı.
Ferit Edgü: “Tartışmalarımızı özleyeceğim”
Sevgili Mina Urgan, Cumhuriyet döneminin ilk gerçek entelektüellerinden biriydi. Bilime ve sanata inanıyordu. Sözcügün en güzel anlamında büyük bir saflıkla insanoğluna ve mutlu yarınlara. Kendi kendisiyle uyum içinde yaşadı. Çevirileriyle, incelemeleriyle kültür yaşamımıza büyük katkıları oldu. Doğru ve dürüst bir aydınımızdı. Sonu gelmeyen tartışmalarımızı özleyeceğim.