Orhan Gazi kimdir
Orhan Gazi kimdir, İkinci Osmanlı padişahı. 1326‘da, babası ve Osmanlı İmparatorluğu‘nun kurucusu Osman Bey‘in vefatıyla tahta geçmiş, Osmanlının beylik döneminden devlet olma sürecine doğru olan atılımlarında büyük rol oynamış, Osmanlı devlet teşkilatının kurucusu olmuştur. Padişahlığı döneminde Ankara, Bursa ve Rumeli Osmanlı topraklarına katılmış, Marmara ele geçirilmiştir. Yaya adındaki ilk sürekli ordunun, Divan örgütünün, vezirlik teşkilatının, vakıf sisteminin ve adli teşkilatın kurulması, ilk Osmanlı yasalarının toplattırılması, gümüş para bastırılması, ilk kadı ve subaşı atamalarının yapılması, sancaklara kadıların gönderilmesi, İznik‘te ilk medresenin açılması Orhan Gazi döneminde gerçekleşen önemli olaylardır. Orhan Gazi, babası Osman Gazi’den 16 bin km² olarak devraldığı toprakları oğlu Murad Hüdavendigar‘a 95 bin km² olarak devretmiştir. Kendinden çok askerini ve tebasını koruyan örnek kişiliğiyle bilinen Orhan Gazi; demiştir.
1288‘de Söğüt, Bilecik‘te dünyaya geldi. Babası Osmanlı Devleti ve hânedânının kurucusu Osman Gâzi, annesi
Şeyh Edebâli’nin kızı Mal Hâtun‘du. Küçük yaştan itibaren büyük bir disiplin içinde yetiştirildi. Şeyh Edebali ve Dursun Fakih gibi bilginlerden ders alan Orhan Gazi, küçük yaşlarda Bizans‘la olan savaşlara katılmaya başlamıştı. Kumandanlık ve devlet idaresi gibi konularda tecrübe kazanmaya başlayan Orhan Gazi, babasının sağlığında beyliğin yönetim işlerinde etkin biçimde görev alıyordu. Orhan Gazi, o dönemde Bilecik valisiyle nişanlı olan ve daha sonra alayı tutsak edilen Yarhisar valisinin kızı Holofira ile 1299 yılında evlendi. Holofira daha sonra Nilüfer adını aldı. Nilüfer Hatun, Osmanlı hanedanına giren ilk yabancı kökenli gelindi. Orhan Gazi’nin daha sonra üçüncü Osmanlı padişahı olan oğlu Murad Hüdavendigar, Nilüfer Hatun’dan dünyaya geldi.
Osman Bey, 1311 yılında Orhan Bey’e Sultanönü ve çevresinin yönetimini verdiğinde Orhan Gazi henüz 23 yaşındaydı. Germiyanoğulları beyliğinden gelebilecek saldırılara karşı bölgeyi korumakla görevlendirilen Orhan Gazi, Çavdar aşiretini 1316‘da Oynaş Hisarı denilen yerde püskürttü ve aşiretin beyi Çavdaroğlu esir olarak alındı. Bu savaş Osman Bey’in oğluna daha çok güvenmesini sağladı ve Orhan Gazi, emrine verilen Akça Koca, Gazi Abdurrahman, Konur Alp ve Köse Misal gibi gazilerle birlikte Sakarya ırmağı ile Karadeniz arasındaki Bizans topraklarının fethiyle görevlendirildi. Kısa sürede bölgeyi fetheden Orhan Gazi, babasının giderek yaşlanması ve rahatsızlanması dolayısıyla 1320 yılında devletin tüm işlerini Osman Bey’in vekili olarak yerine getirmeye başladı. 1315 yılından itibaren abluka altında olan Bursa‘yı 1326 yılında babasının verdiği görevle fetheden Orhan Gazi, aynı yıl Osman Gazi’yi kaybetti. Orhan Gazi, babasının naaşı Bursa’da Gümüşlü Künbed‘ e nakledildikten sonra Osmanlı Devleti’ nin ikinci sultanı olarak tahta geçti ve devletin başkentini Yenişehir‘den Bursa’ ya taşıdı.
Padişah olduktan sonra fetih hareketlerine hız veren Orhan Gazi, 1329 yılında Bizans kuvvetlerini Pelakanon‘ da ağır bir yenilgiye uğrattı ve bunun sonucunda 1330 yılında İznik‘ i aldı. Bizans İmparatorluğu karşısındaki başarısıyla Osmanlı beyliğini devlet olma durumuna getiren Orhan Gazi, Bizans’ın Anadolu ve Asya bağlantısını sağlayan İznik şehrini aldıktan sonra, imparator III. Andronikos büyük bir huzursuzluk yaşamaya başladı.
Devletin geçiçi merkezi haline getirilen İznik şehrinin imar planı değiştirildi, İslami eserlerle süslendi. Ayrıca en büyük kilise camiye çevrildi. 1331 yılında Taraklı, Mudurnu ve Göynük kasabalarını; 1333‘ de Gemlik‘i, 1336‘ da Kirmastı, Mihaliç ve Ulubat‘ı fetheden Orhan Gazi, 1337‘deyse ise İzmit‘ i ele geçirdi ve böylece
Kocaeli yarımadasının tamamı Osmanlıların eline geçmiş oldu.
İzmit’in fethinden hemen sonra Osmanlı topraklarına Hereke, Yalova ve Armutlu da katılınca Bizans’ın Anadolu yakasında Şile, Kadıköy ve Üsküdar dışında toprağı kalmadı. O dönemde Bizans’ta taht kavgaları hüküm sürmekteydi ve imparator Orhan Gazi’den barış istemek zorunda kalmıştı. Bu sırada Karasi bey‘in ölümü nedeniyle oğulları arasında beylik mücadelesi çıkmıştı. Orhan Gazi, bu iç karışıklıktan faydalanarak, 1341– 1345 yılları arasındaki dönemde başta Balıkesir ve
Biga yarımadası olmak üzere tüm Karasi beyliği topraklarını ele geçirdi. Bu da Osmanlı’nın Marmara’nın tüm güney kıyılarına hakim olması demekti ve Orhan Gazi sayesinde ilk kez Ege‘de kıyı edinilmişti.
Yine 1341‘de III. Andronikos’un ölümü Bizans’ı karıştırmıştı ve V. Ioannes Palaiologos‘la ortak olarak tahta geçen
Ioannes Kantakuzenos, güçlü taraf olmak istiyordu. Bu sebepten Orhan Gazi’den yardım isteyen imparator, işbirliğini güçlendirmek amacıyla kızı Theodora‘yı Orhan Gazi’yle evlendirdi. Orhan Gazi’nin Theodora’dan Süleyman Paşa, İbrahim, Halil, Kasım ve Fatma Hatun isimlerinde beş çocuğu oldu. Kantakuzenos, Balkanlar’da Bizans’ı tehdit eden Sırp Kralı Stefan Duşan‘a karşı, Orhan Gazi’yi Bizans’a çağırdı. Gazi, oğlu Süleyman Paşa komutasındaki orduyu Selanik kentine gönderdi ve Duşan’ın Selanik’i ele geçirmesi engellenmiş oldu. 1352‘de yine Kantakuzenos’un yardım isteğine karşılık veren Orhan Gazi, Süleyman Paşa’yı görevlendirdi ve Osmanlı ordusu Sırp ve Bulgarlara karşı Dimetoka‘da zafer kazandı. Bu yardım karşılığında Kantakuzenos, 1353‘te Gelibolu yarımadasındaki Çimpe(Çimbi) kalesini Osmanlılara bıraktı. Ancak Kantakuzenos’un izlediği iki yüzlü siyaset ve Papa‘yı Osmanlılara karşı Haçlı Seferi‘ne kışkırtması nedeniyle, Orhan Gazi, Kadıköy‘ü ve Marmara adalarını Osmanlı topraklarına kattı.
Çimpe’nin Osmanlı’ya geçmesi Rumeli’nin fethine zemin hazırlamıştı. Çünkü Çimpe, Rumeli’ye geçişte önemli bir eşikti. Bunun üzerine yine Süleyman Paşa komutasındaki ordu tüm Gelibolu yarımadasını Bolayır ve Tekirdağ‘a kadar fethetti. Tehlikeyi gören Kantakuzenos, para karşılığında Çimpe’nin iadesini istediyse de Orhan Gazi kabul etmedi. Böylelikle Bizans iyice Osmanlı kıskacına girmişti, bu yüzden Balkanlarda Sırp ve Bulgarlarla birlik olup Osmanlıya karşı hareket etme girişiminde bulunuldu. Rumeli harekatını yöneten Süleyman Paşa, Karesi topraklarındaki Türkmenleri Rumeliye’ye yerleştirmeye başladı ve Çorlu‘nun da alınmasıyla Bizans, Osmanlının Rumeli’deki varlığını kabul etmek zorunda kaldı. Bu arada Bizans tahtındaki diğer hükümdar Palaiologos, Orhan Gazi’nin Kantakuzenos’la olan anlaşmazlığından yararlanıp, Osmanlıyla iyi geçinme siyaseti izlemeye başlamıştı ve Orhan Bey’in Foça‘daki Ceneviz korsanları tarafından kaçırılan oğlu Şehzade Halil‘in kurtarılması için aracı oldu.
1359 yılında Rumeli Fatihi Süleyman Paşa, avlanırken atından düşüp hayatını kaybetti. Bu olay üzerine üzüntüsünden hastalanan Orhan Gazi’nin hayatı, 1362‘de sona erdi.
Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü olan Orhan Gazi, halk tarafından çok seviliyordu, ulemaya saygılı ve merhametli bir hükümdardı. Sık sık halkın arasına karışan ve dertlerini dinleyen Orhan Gazi, şahsiyetiyle nesillere örnek nitelikte bir padişahtı. Kolay kızmayan bir yapısı olan Gazi, askerlerini ve tebasını kendinden fazla korurdu ve çok adildi. Oğlu Murad Gazi‘ye
diyerek son vasiyetini yapmıştır.
çok uzun.Uzun dedik ama bu kadarda uzun demedik.