Özay Gönlüm kimdir, Türk Halk Müziğinde bir ekol
Özay Gönlüm, 5 Şubat 1940 tarihinde Denizli’de doğmuştur. Özay Gönlüm baba tarafından Denizli’lidir. Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Kızılcabölük beldesindendir. Babasının askeri görev aldığı Erzincan’da 1940 yılında doğdu. Küçük yaşta ağız armonikası çalarak müziğe başladı, ortaokul yıllarında keman çaldı. Bağlama çalmaya başladıktan sonra, 1965 yılında köy köy dolaşıp derlemeler yapmaya başladı. Özellikle Ege yöresinden pek çok türkü derledi.
1953 yılında Denizli Erkek Sanat Enstitüsü’nde eğitime başladı.
Yurttan Sesler’in kurucusu Muzaffer Sarısözen‘in davetiyle Ankara Radyosu Yurttan Sesler programına misafir sanatçı olarak katılmaya başladı. Kısa bir süre M.E.B. Film ve Radyo Telavizyon Merkezi’nde çalıştıktan sonra Yurttan Sesler’de 1966 yılında “yetişmiş saz sanatçısı” olarak çalışmaya başladı.
Özellikle Denizli yöresinin türkülerini, sesi ve sazı ile mikrofonlara taşıdı. Çalıp söylediği Ege türküleri kadar, taklit yeteneği, şovmenliği, fnizli şivesiyle folklara zenginlik kattı.
1973’ten itibaren on yıl kadar İzmir Fuarı’nda sahne aldı. Özellikle bu yıllarda şöhreti yayıldı. Pek çok 45’lik ve uzunçalara imzasını attı. Kendi derlediği ve TRT repertuarına kazandırdığı yüzlerce türküden “Çöz de al Mustafa Ali”, “Sobalarında kuru meşe”, “Denizli’nin horozları”, “Evlerinin önü bulgur kazanı”, “Avşar Beyleri”, “Cemilemin gezdiği dağlar meşeli”, “Tepsi tepsi fındıklar”, “Şu dağlar tepe tepe”yi bu dönemde plaklara okudu. Bir Yeşilçam filminde başrolde oynadı.
Ama asıl satış rekorlarını “Ninenin Mektubu” plaklarıyla kırdı. Onlarca mektubu plaklara okudu. Denizli şivesi ile anlattığı bu hikayeler ve fıkralar çok sevildi. Saz çalıp söylemenin yanına şovmenlik ve taklit yeteneğini de katmıştı.
70’li yılların sonunda esprili türkülerinin yanı sıra bağlama yapımcısı Cafer Açın’e yaptırdığı “yâren”i ile de ünlendi. Cura, bağlama ve çöğürü içeren bu sazla televizyon, radyo ve konserlerde şovlar yaptı.
Avrupa, ABD, Avustralya, Çin ve Hindistan’da konserler veren Özay Gönlüm, Kütahya ve Denizli yöreleri başta olmak üzere 3400’den fazla türkü derledi. Özellikle, ‘Denizli’nin Horozları’ (Çil Horoz), ‘Çöz de Al Mustafa Ali’, ‘Asmam Çardaktan’, ‘Cemile’min Gezdiği Dağlar Meşeli’, ‘Osmanım’ın Mendili’, ‘Evlerinin Önü Bulgur Kazanı’, ‘Şu Dağlar Tepe Tepe’ türküleriyle tanınıyordu.
TRT için pek çok alanda çalışan Gönlüm, 80’li yıllarda Maliye Bakanlığı’nın televizyon için hazırladığı KDV reklamlarında oynadı. ‘Çöz de Al Mustafa Ali’ türküsünü, ‘Fişini de Al Mustafa Ali’ diye seslendirerek halkı fiş toplamaya davet etti. Ayrıca bazı radyo tiyatrolarında, tarıma ve çocuklara yönelik televizyon programlarında yer aldı.
“Yâren”ini yanına katıp 42 ülkede konserler veren Özay Gönlüm, Kültür Bakanlığı Hagem’de Repertuar Kurulu üyeliği, TRT Türk Halk Müziği Repertuar Kurulu üyeliği ve birçok sınavda jüri üyeliği görevlerinde de bulundu.
Özay Gönlüm, 1 Mart 2000 tarihinde 60 yaşında tedavHastalıkları Hastanesi’nde solunum yetmezliğinden vefat etti.
Eşi Ayten Hanım’dan iki kızı vardır.
Özay Gönlüm, peruk saçı, şık takım elbisesi ve yeleği, kolunda tesbihi, sazının altında bacağına serili mendili, ayağında çizmesi ile Ege yöresinden derlediği türküleri ama illa ki de “Ninenin Mektupları” ile tanıdı.
NİNENİN MEKTUBU
Amanın yavrım,
Ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı,
şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan düşüp
kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak
gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş. Amanın onlara
tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. Alceen gızın soyu sopu belli, saçı
sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti butu
yerinde olmalı. Dizine otutturuverdin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince
pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. Ee hanım dediğini de alaya kattın
mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı. Bu sözlerimi eyi
dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvermesin len. Senin
nazlı Eminen ne güne duruyo?
Geçenlerde ekmek ediyodum. Açcık hamurum kaldıydı. Emine gelivedi.
“Koley gelsin ninem” deye artanını da o edivedi sağolsun. Maşallah bi olmuş
hopur hopur. Dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah. Amanın, artanını da o
ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi.
Ben de ah benim ak topanım, gövercinim, kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor
zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha Alah seni allı başlı gelinler
edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler
yağıvesin deye dualar edivedim. Giderken de senin hesabiyetine şööle “e
gelinim olmecen mi len?”. Sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu
öpüvediydim. Amanin misler gibi kokuyo len. Ee öpmek filan deyince o gül yüzün
gülüyo de mi? Seni gavurun piçi seni! Emi güzel yavrım, yokluğun köz oluyo
yüreğimde.
Dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru
yukarı çıkıyodum. Elimi ardıma kodum. Bizim Zartlak Osman pencereyi açmış,
bende şööle oturdum. Bi de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları
dinliyon deyyodum. Beni görüvedi, “ninee!” dedi. “Eeey!” dedim. “Gel de bi
açcık oynayıvee” dedi. “Beni mi deyyon ay oğlum” dedim. “Heee” dedi. “Uleen”
dedim, “benden geçti gari a yavrim. Sen o karını, Gıygıdı İbram’ın gızını bi
cıscıbıldak soy, köyün delikanlılarını ünle, onların garşısında böyle şakkıdı
şukkudu bi oynatıve!”. İyi dememiş miyim len? Sen olmayınca yokluğun köz oluyo
yüreciğimde. Gel gari yavrım. Yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma.
Gel gari yavrım, gel gari! He hey.
Yazan: Özay Gönlüm
Filmleri :
1986 – Düğüm
En Tanınmış Türküleri Arasında Aşağıdakiler Sayılabilir:
Elif dedim be dedim
Evlerinin önü bulgur kazanı
Arabaya taş koydum
Asmam çardaktan
Denizli’nin horozları
Ninenin mektubu
Çil Horoz
Çöz de al Mıstıvali
Cemilemin gezdiği dağlar meşeli
Tepsi tepsi fındıklar
Sobalarında kuru da meşe yanıyor
Karahisar kalesi
Hatçam çıkmış gül dalına
Dağların başındayım
Elindedir bağlama
Gıcır gıcır gelir yarın kağnısı
Manisayla Bergamanın arası
Onikidir şu Burdur’un dermeni
Hıkkıdık duttu beni
Evren köy
İki keklik
Gımıldanıver
Bağlamamın Dügümü