Peter Paul Rubens kimdir
Peter Paul Rubens kimdir, Barok tarzı resmin önde gelen isimlerindendir. Reform karşıtı sunak resimleri ile portreler, manzara resimleri ve mitoloji ve canlandırma öğeleri içeren tablolarıyla tanınır.
Peter Paul Rubens, 28 Haziran 1577 tarihinde Katoliklik’ten Protestanlığa geçmesi üzerine Protestanlar’a uygulanan baskı nedeniyle Almanya’ya kaçan Flaman hukukçu bir babanın oğlu olarak Almanya‘nın Siegen Şehri’nde doğmuştur. Babası, Protestan olduğundan ötürü vatanını terketmek zorunda kalan Hollandalı bir avukattı. Sanatçının çocukluğu Siegen ve Köln’de geçti. 1587 yılında 10 yaşında iken babası ölünce, annesi Marie Rubens ile Anvers’e döndüler. Resim sanatı üzerindeki ilk bilgileri, Köln’de almıştı. Anvers’te akrabası, manzara ressamı Tobias Verhaecht’tan ders almaya devam etti. 1593 yılında Adam van Noort‘un atölyesine girdi. Ertesi yıl asıl ustası sayılan Otto van Veen‘in yanında çalışmaya başladı.
Peter Pula gidiyor, klasik öğretim görüyor; bir yandan da resim alanında tecrübesini arttırıyordu. Her sabah annesiyle devam ettiği kilisede dinlediği vaazlar da onun üzerinde büyük etki yapıyordu. Hümanizmacılarla bu sırada ilgilenmeye başladı.
Pieter Paul Rubens, ustası Otto van Veen‘in teşvikleri sununda 1600 yılında, henüz 23 yaşındayken, İtalya yolculuğuna çıktı. 1608 yılına kadar İtalya‘da çalıştı. Venedik‘te Titian‘ın (Tiziano) eserlerine hayran oldu ve bütün hayatı boyunca bu sanatçıyı kendine örnek aldı. Venedik Okulu ressamlarını inceledi. Bunların arasında Titian‘dan başka Tintoretto, Paolo Veronese, Giorgione gibileri vardı. Hepsinden bir şeyler kaptı. Az fakat parlak renk kullanmayı, bol ışık ve aydınlık zevkini, büyük ölçülerde tablo çizmeyi, resmin yüzeyini doldurma usulünü hep İtalya‘da öğrendi.
Venedik Şehri’nde kendisini saray ressamı olarak yanına almak isteyen Mantova Dükü Vincenzo Gonzaga ile tanıştı ve hizmetine girdi. Onun sayesinde Roma‘ya gitti. Michelangelo Buonarroti‘nun resimlerini seyrettikten sonra resim görüşünde adeta devrim oldu. Roma ziyaretinden sonra figürlerinde adele oyunları fazla yer almaya başladı. Mantova Dükü, sanatını ilerletmesi için 1603‘te Rubens’i İspanya‘ya yolladı. Bu ülkede karşısına çıkan tablolar başta Titian olmak üzere Venedikli ressamların yapıtlarıydı. Madrid‘deki Escurial Sarayı, o zamanlar bunlarla doluydu. El Greco‘nun da iki tablosu vardı. Rubens, 1604 yılında İtalya’da Mantova’ya döndü.
Peter Paul Rubens, Mantova’ya döndükten sonra Roma ve Cenova’da, kiliselerde dinsel konular üzerinde çalıştı. Gonzaga’lar için «İsa’nın Vaftizi» ve «İsa’nın Başkalaşını» adlı tabloları yaptı. Mantova’da Cizvit, Roma’da Santa Maria in Vallicella, Cenova’da San Ambrogio ve Fermo kiliselerinde yaptığı freskler büyük ve ölmez eserlerdir. Bu tablo ve resimlerde Michelangelo Buonarroti, Raffaello Santi ve Tintoretto‘nun birçok motifini hiç çekinmeden eserlerine geçirdi.
1608 yılında Annesinin Anvers’te ağır hasta olduğunu haber alınca, Mantova Dükü’nden izin alıp ona veda etti ve Hollanda‘ya döndü.
Peter Paul Rubens, İtalya‘da bulunduğu seneler içinde, sanat bilgisi yönünden dağarcığını iyice doldurmuştu. Venediklilerden rengi, Raffaello Santi‘den çizgiyi, Michelangelo Buonarroti‘den ifade kudretini, Antonio da Correggio‘dan natüralist zarafeti ve Bologna’lı ustalardan da kompozisyon tekniğini öğrenmişti. Bütün bunlara eski Flaman resminin, ilhamını doğadan alan duygu dünyasını ekledi. İtalya dönüşünden sonraki yaratmalarının ağırlık noktasını dinsel ve mitolojik konular oluşturdu.
Rubens, ilk eşi Isabella Brant ile kendisini resmetmiştir. Resimde şık kıyafetler içerisindeki Rubens elele tutuştuğu eşiyle kendisini romantik bir çift olarak tasvir etmiştir. Barok resmin en önemli özelliklerinden birisi nesnelerin dokularının resme yansıtılmasıdır. 2 çocuğunun annesi eşi Isabella’yı 1626 yılında 35 yaşında kaybedecektir.
1609 yılında İsabella Brandt adında çok güzel bir kadınla evlendi. Aynı yıl, Hollanda Valisi Arşidük Albert ve eşi İsabella’nın özel ressamları olması için yaptıkları teklifi kabul edip Anvers’e yerleşti. Burada atölyesini kurdu.
Peter Paul Rubens, Belçika’nın Anvers şehrinde Avrupa’nın önde gelen soyluları ve koleksiyoncuları için resim üreten büyük bir atölye kurmuştur. Başta Anthony van Dyck olmak üzere pekçok ressam, okul niteliğindeki bu atölyede yetişti. Sanatçının resimlerine figürleri, hayvanları, natürmortu ve manzaraları çizenler başka başka ressamlardı.
Atölyede birkaç tabloya aynı anda başlanır, Rubens her resim için ayrı ayrı konuşup emirlerini verdikten sonra bir düzineden fazla yardımcı çalışmaya başlardı. Bu muazzam resim fabrikasından Rubens’in sağlığında 3.000’e yakın büyük ölçüde tablo çıktı. Bunlardan 600 tanesi ya doğrudan doğruya kendi eseri veya onun düzeltmesinden geçmiştir.
1610-1620 yılları arasında manzara resimleri de yapmaya başladı. Bunlar basit bir tasvir değil; şiir dolu, huzur verici, duygulu sahnelerdi. 1611 – 1614 yılları arasında Anvers’in Saint – Walburgis Kilisesi için «Çarmıha Geriliş» ve bir süre sonra Anvers Katedrali için «Çarmıhtan İndiriliş» adlı tabloları yaptı.
1620’lerin ilk yıllarında Arşidüşes Isabella, Rubens‘e diplomatik görevler verdi. 1620 ile 1630 arasında Rubens diplomatlık yapar. Bu görevi onu Paris’e, İspanya’ya, Londra’ya götürdüğü gibi, karısının ölümünü unutmasına da yardımcı olur. 1633’de diplomatik kariyerini sona erdirdi.
Medici tarafından Paris’e davet edildi. Rubens bütün yardımcılarıyla birlikte Paris’e gitti. Üç yılda 22 büyük kompozisyon hazırladı. Bunlarda Maria de’Medici’nin hayatını mitoloji ve alegorik ile işlemişti.
Anvers’e döndükten kısa bir süre sonra 15 Temmuz 1626 karısı İsabella Brandt Hıyarcıklı Veba yüzünden 35 yaşında öldü. 1628 yılında Arşidüşes İsabella’nın politik temsilcisi olarak İspanya‘ya gönderildi. Dokuz ay kadar İspanya’da kaldı. İspanya ve İngiltere saraylarına girip çıktı. İspanya Kralı 4. Felipe‘nin Rubens’e verdiği asalet ünvanları ve nişanlardan sonra aynı şeyleri ve şövalye rütbesini İngiltere Kralı I. Charles da verdi. Büyükelçi sıfatıyla bulunduğu Madrid’de durmadan resim yaptı.
1630 yılında, daha önce resmini yaptığı Susanne Fourment’ın 16 yaşındaki kız kardeşi Hélène Fourment ile evlendi. Bu sırada, zengin ve ünü büyük ressam 53 yaşındaydı. İngiltere’de Kral I. Charles‘ın Whitehall Sarayı’ndan sonra İspanya Kralının «Torre de Pârada» av köşkünde de duvarlara çeşitli panolar yaptı; tavanları fresklerle süsledi; bazı salonlar için de büyük resimler yaptı.
1635 yılında Anvers civarında satın aldığı Steen Şatosu’na çekildi. Mafsallarındaki damla hastalığı yüzünden çalışamaz olmuştu. «Venüs ile Adonis» son yıllarının en büyük eseri oldu. Atölye arkadaşlarının ve öğrencilerinin yardımı ile çalışabiliyordu.
Son resmini 1638’de bitirdi. Son mektubunu 6 Mayıs 1640’da vasiyetnamesini 27 Mayıs 1640’ta yazdı. Üç gün sonra, 30 Mayıs 1640‘ta öldü. Anvers’te Saint Jacques Kilisesi’nin arkasında, kendisi için yaptırdığı küçük kiliseye gömüldü.
Evlilikleri :
1.eşi: Isabella Brant (e.1609 -1626) . Eşi Hıyarcıklı Veba yüzünden öldü. Albert Rubens (d. 1614-ö.1657)adında bir oğlu oldu.
2.eşi: Helena Fourment (e. 1630–1640). Frans (d.1637) adında oğlu oldu.
Peter Paul Rubens, 30 Mayıs 1640 tarihinde Anvers, Belçika‘da 63 yaşında ölmüştür.
Peter Paul Rubens hakkında ziyaretçi yorumları