Pierre Auguste Renoir kimdir
Pierre Auguste Renoir kimdir, Fransız empresyonist ressam
Pierre Auguste Renoir 25 Şubat 1841 yılında Fransa‘nın Limoges kentinde doğdu. İkisi de terzi olan anne ve babasının Auguste’den başka dört çocuğu vardı. Auguste, 4 yaşındayken Paris’e taşınan aile kalabalık nüfusuyla geçim sıkıntısı çekiyordu. Babası küçük apartman dairelerinde terziliği sürdürüyor, terzi masasını geceleri yatak olarak kullanıyordu. Aile, Paris’in göbeğinde bulunan evlerinden, Napoleon Bonaparte‘a önce cumhurbaşkanlığı sonra da imparatorluk yolunu açan 1848 ayaklanmalarını izleme fırsatı buldu. Renoir, devlette, endüstride ve en önemlisi kültürde meydana gelen devrimlerin değiştiği bir kentte büyüdü.
Renoir, 1862 yken, Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edildi. Akademinin, antik dönem klasik resim anlayışını model alan kapalı eğitiminden bunalan Renoir, köklü okullardan daha liberal bir eğitim anlayışına sahip olan İsviçreli ressam Charles Gleyre‘nin atölyesinde çalışmaya başladı. Burada onunla birlikte ders alan isimler arasında Claude Monet, Alfred Sisley ve Fransa-Prusya Savaşı’nda trajik bir şekilde ölecek olan yetenekli ressam Frederic Bazille de vardı. Renoir, Monet, Bazille ve Sisley, Gleyre’nin atölyesinden ayrıldıktan sonra da birlikte çalışmayı sürdürdüler. Monet, onları açık havada resim yapmaya teşvik ediyordu.
Renoir, resmi Paris Salon’unun yıllık sergisine ilk kez 1864’te ”Keçiyle Dans Eden Esmeralda” isimli tablosunu sundu. Bu resmin kabul edilmesi şaşırtıcıdır çünkü Salon tarafından Gerçekçilerin ve İzlenimcilerin resimleri sürekli olarak geri çevriliyordu. Renoir, daha sonra bu resmi içinde zift olduğu ve bozulacağı gerekçesiyle imha etmiştir.
Renoir ve arkadaşları, çevrelerindeki dünyayı, Paris sokaklarını, Seine Nehri‘ndeki tekneleri ve kafeleri, yani hayatlarındaki olağan manzaraları resmetmeye başladılar. 1874’te Salon’dan bağımsız olarak onların resimlerini sergilemek üzere Anonim Sanatçılar Topluluğu kuruldu. İlk sergide Monet, Morisot, Renoir, Degas, Pissarro, Cezanne ve Sisley’in eserleri yer aldı ve bu grup izlenimciler grubu olarak anılmaya başladı. 1876’da izlenimcilerin Duran-Ruel’in Ruel le Peletier’deki galerisinde düzenledikleri ikinci sergilerine Renoir, 15 eserle katıldı. İzlenimciliğin hala büyük eleştri alıyor olmasına rağman ressam tam altı tablosunu sattı. Ayrıca Renoir’a aile tablosu için sipariş veren o dönemin büyük yazarlarının kitaplarını yayınlayan Georges Charpentier gibi hayranları ortaya çıkmaya başladı. Bu başarı, Renoir’a bir ev tutma olanağı ve sanatı üzerine yoüzel resimlerinden biri olarak kabul edilen ”Le Moulin De La Galette” isimli eserini yaptı. İlk bakışta çok karışık görünen tabloda, ön ve arka planlar üst üste geçerek figürlerin birbirinden ayırtedilmesi güçtür. Ancak ağaç yaprakları arasından süzülen güneş ışığı, figürlerin ve zemin üzerine birbirine benzer gölgelerin düşmesine neden olmakta bu da resme bütünlük etkisi kazandırmaktadır.
Renoir’ın kendine modellik yapan bir çok kız arkadaşı olmasına rağmen (en önemlisi olan Lise’nin portresiyle Salon sergisine katılmıştı) kırk yaşındayken evlendi. 1880 yılında evinin yakınlarında oturan ve terzilik yapan on dokuz yaşındaki Aline Charigot ile tanıştı. Aline, ressama poz verdi ve annesinin kendisine yaşlı ve zengin bir koca bulması yönündeki öğütlerine rağmen Renoir’a aşık oldu. Aline ve Renoir sık sık Seine Nehri kıyısında vakit geçirmeye başladılar. Renoir’ın ünlü tablosu, ”Tekne Gezisinde Öğle Yemeği”, Aline’in de kucağında küçük bir köpekle görüldüğü bir Seine manzarasını içermektedir. Aline, ressam 1881 yılında büyük ressamların eserlerini görmek için gittiği İtalya ve Cezayir seyahatinden döndükten sonra onun yanına taşındı. İlk çocukları Pierre, 1885’te dünyaya geldi. Aline ile Renoir ancak 1890 yılında evlenebildiler. Dört yıl sonra Renoir’ın ikinci oğlu Jean dünyaya geldi. Büyüdüğünde babasının biyografisi dahil birçok kitabın yazarı olmasının yanı sıra ünlü bir film yönetmeni de olacaktı.
Jean’ın doğumundan sonra Aline’nin on beş yaşındaki kuzeni Gabriel, ailenin yanında kalmaya başladı ve küçük Jean’ın bakmını üstlendi. Gabriel daha sonra ressamın en gözde modeli oldu.
Bu süre zarfında giderek izlenimcilikten uzaklaşan ressam, artık figürlerini daha net ve kesin çizgilerle betimlemeye başladı. Eski ustaların eserlerini yeniden keşfetti. Fırçasında artık daha fazla kendine güven vardı. Ressam ayrıca Fransız ressamı Ingres‘ten oldukça etkilendi. Sanatçının izlenimcilikten uzaklaşan bu yeni dönemine ‘Kuru Dönem’ denir. Bu dönemde Renoir, yüzyıllardır değişmeyen geleneksel değerlere dönüş yaptımıştır. Yeni seçtiği yöndeki ilerleyişinin en son noktası ”Yıkananlar” adlı büyük boy tablosudur. Georges Petit Galerisi’nde sergilenen bu tablo izlenimcilerin tepkisi çekti ve beğenilmedi. Onlara göre renkten çok çizgiye yoğunlaşan ressamın daha önce kullandığı muhteşem renkleri olmadan resimleri anlamsızdı.
1901 yılında altmış yaşındayken üçüncü oğlu Claudel(Coco) doğdu. Claudel babasına bir çok resminde modellik etti. Beş sene sonra romatizma hastalığına yakalandığı için Akdeniz kıyısındaki Cagnes-sur-mer’e yerleşti. Ancak 1911 yılında iyice rahatsızlanarak kötürüm kaldı. Ardından 1915 yılında sevgili eşi Aline’yi kaybetti. Cagnes-sur-mer’de yaşamının sonuna dek atölye olarak kullanabileceği bir ev yaptırdı ve ona ”Les Colletes” adını verdi. Ömrünün sonuna doğru rahatsızlığı o kadar şiddetlendi ki artık ellerini doğru düzgün kullanamıyordu. Bandajlarının arasına sıkıştırdığı fırçalarla resim yapmaya çalışıyordu. Resimleri çok daha renkli olmaya başladı. Bu arada geçim sıkıntısı da çekmeye başlamıştı. Eski dostlarının yardımıyla yaşamını 1919 yılına kadar güç de olsa sürdürdü. Yetmiş yedi yaşında, öldüğü günün sabahında zatürreden ağır hasta olmasına rağmen oğlu Jean’dan boya kutusunu istedi ve hizmetçinin onun için topladığı dağ lalelerinin resmini yaptı. Saatlerce çiçeklerle bütünleşti ve ağrılarını unuttu. Sonunda birisinin fırçasını almasını işaret etti ve ”Sanırım bunun hakkında bir şeyler anlamaya başlıyorum” dedi ve o gece öldü. Renoir, yaklaşık 6.000 resim yapmıştır. Eserlerinin büyük çoğunluğu Amerika‘da bulunmaktadır, çünkü Avrupa’da sanatçının eserleri değerli görülmezken Amerikalı koleksiyoncular ressamın tablolarını almaya başlamışlardı.
Pierre Auguste Renoir hakkında ziyaretçi yorumları