Refik Halit Karay kimdir, Hiciv ve mizah tarzında yazan roman, öykü ve oyun yazarı.
Refik Halit Karay, 15 Haziran 1888‘de İstanbul‘da doğdu. Mudurnu’dan İstanbul’a göç etmiş Karakayış ailesine mensup Maliye Başveznedarı Mehmet Halit Bey‘in oğluydu. Vezneciler’deki Şemsü’l Maarif ve Göztepe’deki Taş Mektep’te başladığı eğitim hayatına Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) devam etti.
1900‘da girdiği Mekteb-i Sultani’yi bitiremeyince 1907 yılında Mekteb-i Hukuk’a girdi. Ardından Maliye Nezareti’nde Devair-i Merkez Kalemi‘nde görev aldı. II. Meşrutiyet sonrası görevini bırakıp 1908‘de Servet-i Fünun‘da ve Tercüman-ı Hakikat‘te yazmaya başladı. Ardından “Son Havadis” adında bir gazate çıkaran Karay, Hürriyet ve İtilaf Fırkası‘nın iş başına geldiği dönemde 6. Belediye Dairesi Başkatibi olmuş, 1912 yılından sonra İttihat ve Terakki iktidarı döneminde Şevket Paşa‘ya suikast düzenlenmesinden sonra muhalefet tarafında olduğu için Sinop’a sürülmüştü.
Sürgün hayatı uzun süren Karay, Sinop’tan sonra Çorum, Bilecik ve Ankara’ya gönderildi. 1981 yılında Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin‘nin yardımlarıyla İstanbul’a dönebildi. Bu dönem Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Damat Ferit Paşa‘nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı ve Genel Merkez Üyesi oldu. İstanbul’a döndükten sonra Robert Koleji‘nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı.
1919 yılında Posta ve Telgraf Umum Müdürü oldu.1922‘de “Aydede” adlı mizah dergisini çıkaran Karay, İstanbul’un düşman işgalinden çıkmasının ardından aynı yıl Milli Mücadele’ya taraftarı olmadığından Beyrut’a kaçtı. Beyrut ve Halep’te 15 yıl süren sürgün hayatı boyunca Doğruyol ve Vahdet gazatelerinin yönetimini üstlendi. 1938 yılında çıkan af kanunuyla yurda döndü.
Yurda döndükten sonra politikadan uzak duran Refik Halit Karay, 18 Temmuz 1965‘te İstanbul’da vefat etti.
İlk yazıları Servet-i Fünun‘da yazan Karay, daha sonra Fecr-i Ati topluluğuna katılmıştır. Yazdığı hiciv yüklü mizah yazılarıyla Milli Mücadele muhalefeti olmasına karşın uslubunun güzelliği ve zekası ile Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün sevdiği yazarlardan biri olmuştur. Sade ve öz bir türkçe kullanmış, Edebiyat-ı Cedide‘nin abartılı dilini kullanmamıştır. Yazıları Milli Edebiyat ve sade Türkçe akımlarının gelişmesinde önemli bir yere sahiptir.
Yapıtları:
Öykü:
Memleket Hikayeleri (1919), Gurbet Hikayeleri (1940).
Roman:
İstanbul’un İç Yüzü (1920-Sonraki basımda İstanbul’un bir yüzü), Yizidin Kızı (1939), Çete (1939), Sürgün (1941), Anahtar (1947), Bu Bizim Hayatımız (1950), Nilgün (3Cilt:Türk Prensesi Nilgün (1950), Mapa Melikesi Nilgün (1950), Nilgün’ün Sonu (1952), tek cilt 1960), Yer Altında Dünya Var (1953), Dişi Örümcek (1953), Bugünün Saraylısı (1954), 2000 Yılının Sevgilisi (1954), İki Cisimli Kadın (1955), Kadınlar Tekkesi (1956-İki Cilt), Karlı Dağdaki Ateş (1956), Dört Yapraklı Yonca (1957), Sonuncu Kadeh (1957), Yerini Seven Fidan (1977), Ekmek Elden Su Gölden (1980), Ayın On Dördü (1980), Yüzen Bahçe (1981).
Mizah ve Hiciv:
Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915), Kirpi’nin Dedikleri (1916), Ago Paşa’nın Hatıratı (1918), Ay Peşinde (1922), Tanıdıklarım (1922), Guguklu Saat (1925).
Fıkralar:
Bir İçim Su (1931), Bir Avuç Saçma (1939), İlk Adım (1941), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Makyajlı Kadın (1943), Tanrıya Şikayet (1944).
Oyun:
Kanije Müdafası ve Tiryaki Hasan Paşa (Müfit Ratip’le, oynandı, basılmadı), Deli (1929).
Anı:
Minelbap İlelmihrap (1946), Bir Ömür Boyunca (1990)