Stefan Zweig kimdir
Stefan Zweig kimdir, Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 tarihinde Viyana, Avusturya‘da Ida Brettauer, Moritz Zweig çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı; İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana Üniversitesi Felsefe ve Edebiyat Bilimleri Fakültesinde felsefe öğrenimi gördü. 1904 yılında “Hipolyte Taine’in Felsefe” başlıklı doktora tezini vererek, yüksek öğrenimini tamamladı.
1940 yılında İngiliz vatandaşı oldu.
İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal‘ın ve Rainer Maria Rilke‘nin eserlerinin etkisiyle ya 1901’de “Gümüş Teller” adıyla yayınladı. Bu epik eser, ona, tarihsel minyatürleri ve biyografi yazıları ile aynı derecede şöhret kazandırdı.
1901 yılından sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire’in şiirlerini Almancaya çevirdi. Aynı yılın yaz mevsiminde yaptığı Belçika seyahatinde Emeli Verhaeren ile tanıştı ve 1904’e gelindiğinde, Verhaeren’in şiirlerini tercüme etti.
1902 yılında “Yeni Özgür Basın Gazetesi”nde, uzun yıllar devam edecek bir işe başladı. İsrail’in kurucusu Theodor Herzl ile buradayken tanıştı ve dost oldu.
Gazetelerde muhabirlik yaptı. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan’ı gezdi, bunu, 1911 yılında New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko’yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika’ya Émile Verhaeren’in yanına gitti. 1. Dünya savaşı, Stefan Zweig Belçika’dayken patlak verince, Viyana‘ya döndü.
1.Dünya Savaşı‘nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana’da savaş karargâhında “Savaş Arşivi”nde memur olarak çalıştı. Bu görevi sırasında ” Yabancı Ülkelerdeki Dostlara Açık Mektup’u yazdı ve yayımladı.
Savaştan sonra Avusturya’ya dönerek Salzburg‘a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg’da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg’in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig’ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg’da geçirdiği yıllarda Zweig edebiyatta doruğa tırmandı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş vkurdu, onları sık sık Salzburg’da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hoffmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig’in konuğu oldu.
Salzburg’da geçen yıllarında Zweig, Avrupa’nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927‘de Almanya‘nın Münih şehrinde “Duygu Karmaşası”, “Yıldızın Parladığı Anlar” ve “Tarihsel Baş Minyatür” adlı kitapları yayımlandı, yine 1927’nin 20 Şubat tarihinde “Rilke’ye Veda” başlıklı konuşmasını yaptı.
1928 yılında Leo Tolstoy‘un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları’na katılmak üzere, Sovyetler Birliği’ne gitti.
1933’de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig’ın eserleri de yer alıyordu. 1934‘te Gestapo’nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ailesini bile yanına almadan ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere‘ye, Londra‘ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissetmedi.
Zweig, 1937 yılında ilk karısı Frederike’den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz‘e yanında Charlotte Altmann adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich’ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939’da “Kalbin Sabırsızlığı” adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatin1940’ta İngiliz tabiiyetine girdi.
II. Dünya Savaşı sırasında New York‘a, Arjantin‘e, Paraguay‘a ve Brezilya‘ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya’ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü “Bir Satranç Öyküsü”nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941’de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve “Dünün Dünyası – Avrupa Anıları” adlı otobiyografisini kaleme aldı. “Dünün Dünyası” kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.
Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942‘de Rio de Janeiro‘da, karısı Lotte ile birlikte zehir içerek intihar etti. Buna Adolf Hitler‘in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.
Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Charles Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Friedrich Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Ferdinand Macellan, Stendhal, Desiderius Erasmus, Joseph Fouché eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
Evlilikleri :
1.eşi: 1920 yılında Friderike Maria Burger von Winternitz ile evlendi. 1937 yılında boşandı.
2.eşi: 1939 yılında Charlotte E. Altmann ile evlendi.
Stefan Zweig, 22 Şubat 1942 tarihinde Petropolis, Rio de Janeiro, Brezilya‘da 61 yaşında intihar etmiştir.
Stefan Zweig Türkçeye Çevrilen Eserleri :
1970 – Yürek Çöküntüsü
1985 – Dünün Dünyası
1986 – Bir Kadının Yirmi Dört Saati
1991 – Yarının Tarihi
1991 – Kendileri ile Savaşanlar (1. Cilt)
1991 – Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski (2. Cilt)
1991 – Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy (3. Cilt)
1992 – Lyon’da Düğün
1995 – Yıldızın Parladığı Anlar
1995 – Karışık Duygular
1997 – Satranç
1997 – Günlükler
1998 – Değişim Rüzgârı
1998 – Calvin’e Karşı Castellio ya da Köleliğe Karşı Özgür Düşünce
1999 – Fouche, Bir Politikacının Portresi
2000 – Tehlikeli Merhamet
2000 – Amok Koşucusu
2002 – Balzac, Bir Yaşam Öyküsü
2002 – Magellan
2003 – Freud ve Öğretisi
2004 – Yakıcı Sır
2005 – Ruh Yoluyla Tedavi
2007 – Mektuplaşmalar
2008 – Buluşmalar
ölmeseydi belki daha güzel eserler çıkarabilirdi.tüh