Voltaire kimdir, Asıl adı François Marie Arouet olan, Fransız Devrimine ve Aydınlanmaya büyük katkısı olmuş ünlü Fransız düşünür, yazar, filozof. Tiyatro alanında verdiği unutulmaz eserlerin yanı sıra, ince alayların ve hicvin yaratıcısı yazarın ”Zadig” adlı eseri, polisiye hikayenin ilk örneği sayılır.
21 Kasım 1694‘te doğduğunda kimse bu hasta ve cılız bebeğin yaşayacağını düşünmemişti. François Marie Arouet adıyla vaftiz edilen bu çocuk, hiç bir zaman sağlıklı olmadı, ama üç yaşında bütün La Fontaine hikayelerini ezbere biliyordu. Bunları kendisine, kilise adamlarının gözünde kuşkulu bir kişi olan vaftiz babası Abbe de Chateauneuf öğretmişti. Karşısında yetenekli bir öğrenci bulan baş keşiş, Françoise’ya öğreminin ilk temellerini verirken aynı zamanda kendisinin gelenek dışı görüşlerini de aşıladı.
On yaşında bir cizvit okuluna gönderildi. Okul döneminde oldukça parlak bir öğrenci olan François, keskin zekası ve kavrama yeteneğiyle tüm hocalarını ve papazları şaşartmıştı. Fakat kendisinin hukuk eğitimi almasını isteyen babasına ”Edebiyattan başka meslek istemem” diyerek karşı çıktı.
Chateauneuf’un yardımlarıyla saray çevresinde kendine bir yer edini ”Oedipe”i yazdı. Zekası için ‘cılız bedende ne güçlü bir akıl’ dendi. Yazılarıyla tanınmaya başlayınca, Voltaire mahlasını kullanmaya başladı. Babası , ilişki kurduğu bu skandal dolu çevreden kurtarmak için, Voltaire’i vaftiz babasının ağabeyi Hollanda elçisi Chateauneuf markisinin yanına gönderdi. Burada da adı bir aşk skandalına karışınca Paris‘e geri dönmek zorunda kaldı.
1715‘te XIV. Lui‘nin ölmesiyle halkın hak ve özgürlükleri konusundaki kısıtlamalar kalkmıştı. Artık insanlar diledikleri gibi konuşup yazabiliyordu. Ama Voltaire’nin kalemi, Orleans Naip’ini kızdıracak kadar sert ve hicivliydi. Bunun üzerine, 18 aylık bir süre için Bastil hapishanesine gönderildi. Burada zamanını IV. Henri üzerine uzun bir epik şiir yazarak geçirdi.
Hapisten çıktıktan sonra Oedipe’sinin sahneye konmasını sağladı. Oyun görülmemiş bir başarı kazandı, ama başarı, iyi bir oyun olduğu için değil, Naipin, Voltaire’in başına gelenlerden sorumlu olduğu söylentileri yayıldığı için geldi. Halk, Oedipe’nin özellikle saray çevresini yermek için yazıldığına inanarak tiyatroya akın ediyordu. Ama ilk oyunun başarısına rağmen diğer oyunları ilgi görmeyince, IV. Henri için yazdığı ”Henriade” adlı şiirini yayınlamak istedi. Protestanlığı ve dinsel hoşgörüyü savunan şiirin yayınlanmasına izin verilmedi. Sonunda Voltaire, şiirini 1723 yılında Rouen‘de bastırdı.
1725 yılında sivri dili yine başını derde soktu. Rohan adında bir şovalyeyi zeki ve iğneleyici yergileriyle kızdırınca Voltaire şovalyenin adamları tarafından dövüldü. Bunun üzerine şovalyeyi düelloya davet etmek zorunda kaldı fakat düellonun yapılacağı gün, Voltaire bir kere daha tutuklanarak Bastil hapishanesine atıldı. Burada on beş gün kalan Voltaire, Fransa’da karşılaştığı haksızlıklara ve aşağılamalara duyduğu öfkeyle İngiltere‘ye gitti.
İngiltere’de Bolingbroke Lordu’yla tanıştırılarak zamanının en ünlü ve değerli kişileri arasına girdi. İngiliz Rabelais’ı dediği Swift, Pope, Young, Gay, Congreve gibi yazarlarla, Molborogh, Chesterfield ve Peterborugh düşesleriyle tanıştı.
İngiliz toplumu ve burada kişinin düşünce özgürlüğüne gözterilen hoşgörü, Voltaire’i çok etkiledi. Kraliçe Caroline’e ithaf ettiği ”Henriade” binlerce basıldı. 1729’da Fransa’ya dödüğünde ”XII. Charles’ın Tarihi” bitmiş ve ”İngilizler Üzerine Mektuplar” da hazırlanmak üzereydi. Başı kısa bir süre sonra yine kiliseyle derde girice Rouen’e kaçtı ve burada İngiltere izlenimlerinin etkileri olan ”Felsefe Mektupları”nı yazdı.
Voltaire iyice mimlenmişti bir kere ve her yazdığı kilise tarafından yasaklanıyor korkunç bir dinsizlikle suçlanıyordu. En sonunda Du Chatelet adında bir kadın, Voltaire’e kocasının şatosunda gizlenmesini teklif etti. Böylece Voltaire’nin hayatındaki en büyük tutkusu başlamış oldu. O sıralarda Voltaire otuz dokuz yaşındaydı. Bayan du Chatelet ise Voltaire’den on bir yaş küçüktü, evliydi ve hiç çocuğu olmamıştı. Böylece Bayan du Chatelet ve ünlü yazar arasında büyük bir aşk doğdu.
Voltaire’nin şansı kendi ülkesinde de gülmeye başlamıştı. 1745 yılında Madamme de Pompadour’un saraya etkisiyle Voltaire’e krallık tarihçiliği görevi verildi; 1746 yılında da Akademiye seçildi.
Bayan du Chatelet, Voltaire’le arasında kıskançlık yüzünden çıkan bir kavga sonucu kocasının yanına döndü ve kısa bir süre sonra da öldü. Büyük acısını unutmak için durmadan oyunlar ve romanlar yazmaya devam eden Voltaire, 1753‘te İsviçre‘ye yerleşti. Yerleştiği Ferney kasabasında, dehası ” Candide” adlı eserinin kusursuzluğunda biçimlendi ve ölümsüzlüğe erişti. Bu eser, Voltaire’in insanlık anlayışının olgun bir anlatımı ver her çağa. Hakettiği saygıyı ve ilgiyi yaşamının son yıllarında gören yazar, tekrar Fransa’ya çağırıldı. seksen üç yaşındaki Voltaire, Paris’te sahneye konulacak olan oyunu ”İrene”yi görmek için Fransa’ya gitti. Voltaire, tiyatro sahnesinde kendisine defne yapraklarından bir taç sunularak karşılandı ve ayakta alkışlandı. İrene büyük bir başarıydı. Ne var ki ölüm Voltaire yaklaşıyordu. Hastalığının işkenceleri, yazarı geç gelen başarısının ortasında yakaladı. 1778 yılının 30 Mayıs günü, büyük bir ziyaretçi kalabalığı arasında hayata gözlerini yumdu; son sözleri ” Beni huzur içinde ölmeye bırakın” oldu.
Voltaire’in zekasının, ince alaylarının, yergilerinin ve keskin yargılarının izleri eserleriyle günümüze kadar gelmiştir. Tiyatro da yazarın vaz geçemediği bir çalışma alanıydı, elliden fazla oyun yazan Voltaire’in en önemli trajedileri ” Zaire”(1732), ” Merope” ve ”Mohomet”(1741)dir.