Yunus Emre kimdir, Türk halk şiirinin en büyük isimlerinden birisi olan şair ve tasavvuf felsefecisi. Öğütler Kitabı anlamına gelen ve tasavvuf felsefesinin en güçlü örneklerinden birisi olan Risaletü’n Nushiyye ve şiirlerini topladığı Divan, Yunus Emre’nin bilinen iki yapıtıdır.
Yunus Emre, 1240’lı yıllarda, Orta Anadolu bölgesinde dünyaya geldi. Kesin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekle beraber, 1241 yılında, Kula’da dünyaya geldiği tahmin edilen şair, 1321 yılında hayata gözlerini yumdu. Kökenine dair diğer tahminler ise Mihalıççık ve Karaman üzerinde durmaktadır.
Yunus Emre’nin dünyaya geldiği yıllar, Anadolu’da iç düzenin bozulduğu, Moğol akınlarının Türk yerleşkelerini tehtit ettiği ve de kıtlık, kuraklık gibi pek çok doğal afetin yaşandığı bir döneme tekabül etmektedir. Bu olaylar Yunus Emre’nin hayata bakış açısına da yanmış, güzel ve anlamlı bir yaşamı, ahlak felsefesini ve de Allah sevgisini eserlerinetur.
Yunus Emre’nin okur-yazarlığına dair kesin bir bilgi bulunamamıştır. Kendisi Taptuk Emre’nin dervişidir ve yaşamının bir kısmını Hacı Bektaşi Veli’nin yanında geçirmiştir. Kendisini Taptuk Emre’nin dergahına yönlendiren kimsenin de Hacı Bektaşi Veli olduğu araştırmacılar tarafından belirtilmektedir.
Yunus Emre’nin iki büyük eseri vardır; Divan ve Risalet-ün Nushiyye. Divan’da sanatçı şiirlerini toplamıştır. Aruz ve hece ölçüsüyle yazılan bu sefer, yedi nüsna olarak kendi içerisinde farklı bölümlere ayrılmıştır. Risalet-ün Nushiyye ise Nasihatler Kitabı anlamına gelen bir eserdir ve mesnevi biçminde yazılmıştır. Kaleme alındığı tarih 1307 olan Risalet-ün Nushiyye aruz ölçüsü ile kaleme alınmış 573 beyitten oluşmaktadır ve döneminden günümüze ulaşmış bilinen beş nüshası vardır.
Yunus Emre, 1321 yılında, 80 yıllık dolu dolu geçen bir yaşamın ardından hayata gözlerini yumdu. Mezarının yeri tam olarak bilinmemekle beraber Eskişehir, Kula, Erzurum ve yurdun pek çok farklı bölgesinde yer alan ve Yunus Emre adına düzenlenmiş olan mezar ve türbeler bulunmaktadır.
ŞÖYLE GARİP BENCİLEYİN
Acep şu yerde varm’ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Gezdim urum ile şamı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyin
Kimseler garip olmasın
Hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler duymasın
Şöyle garip bencileyin
Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğer ki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin
Nice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin
Hey Emre’m Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyin.
Ey hayat ırmağından su içenler! Gelin soralım canlara ki güzelliği ne oldu da gidiyor. Ben hep seninim diyordu, şimdi neyi buldu da gidiyor?
Sabırlı kişi her zaman mutlu huzurlu olur. Nasibi sabır olan kişiler yücelir, saygı görür. Gör sabır ile Yusuf nereden nereye erişti. Sabrın acısı sonunda helvaya dönüştü.
Okumaktan, öğrenmekten asıl amaç Hakk’ı bilmek, tanımak olmalıdır. Kişi bütün okumalarına, gayretlerine rağmen Hakk’ı bilmez, Hakk’ın bildiklerini anlamazsa boşuna uğraşmış, zahmet çekmiştir.
Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için. Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, 72 millet dahi elin yüzün yunmaz değil.
Elbiseye kan bulaştığı zaman onu yıkamadıkça temiz olmaz. İnsan gönlünden dünya pasını temizlemedikçe kıldığı namazlar da yerini bulmaz.
Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş… Kahrın da hoş, lütfun da hoş.